OSMANLI ARŞİVİ YA DA "HAZİNE-İ EVRAK"IN
ÖNEMİ
Her ulus bir tarihi mirasın sahibidir. Bu tarihi mirasın çok önemli bir kısmını
ise; arşivler, kütüphaneler ve eski eserler dediğimiz maddi ve manevi kültür
varlıkları oluşturur. Uluslaşmada ve ulus olarak varlığını sürdürmede bu kültür
varlıklarının önemli yeri vardır.
Arşivler; devletlerin, devlet içindeki toplumsal kesimlerin, fertlerin haklarını
ve uluslararası ilişkileri belgeler ve korurlar. Arşivler tarihimizdeki herhangi
bir olayı, konuyu aydınlatmaya ve o konuda tesbit yapmaya yararlar. Sözkonusu
döneme ait örf ve adetleri, sosyal yapıyı, benzer meseleleri ve bunlar
arasındaki ilişkileri ortaya koyarlar.
Türkiye Cumhuriyeti; Osmanlı İmparatorluğu'ndan devraldığı bu mirasla arşiv
malzemesi bakımından çok büyük zenginliğe sahiptir. "T.C. Başbakanlık Devlet
Arşivleri Genel Müdürlüğü, Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı"nın verdiği bilgiye
göre; "Yaklaşık yüzelli milyon belgeye sahip olan Osmanlı Arşivi'nin emsalleri
arasında bu yönü ile çok müstesna bir yeri vardır." deniliyor.
Yani, Osmanlı Devleti'nden devralınan büyük mirasla, bu gün dünyanın en zengin
arşivine sahip birkaç ülkeden biri durumundayız.
Osmanlı Arşivi'nin özelliği; üç kıta üzerinde, çok geniş bir coğrafyada, 600
seneyi aşkın bir zaman diliminde İmparator olmuş olmasıdır. Çeşitli millet ve
milliyetler ile farklı dinsel yapıları bünyesinde bulundurmuş olan Osmanlı
Devleti Arşivi onlar açısından da önemlidir.
Osmanlı Arşivi'ndeki tarihi belgelerin önemi sadece Türkiye Cumhuriyeti'nin
tarihi açısından değil, aynı zamanda daha sonra bağımsız devletler kurmuş olan,
ulus ve devletlerin milli ve ortak tarihlerinin tesbitinde ve yazılmasında da
başvurulacak otantik değerde tek kaynak olmalarıdır.
Özellikle; bütün Balkan, Akdeniz, Kuzey Afrika, Orta ve Yakın Doğu ile Kuzey
Afrika ve Arap ülkelerine ait ilk elde tarihi kaynaklar Osmanlı Arşivi'ndedir.
Osmanlı Arşivi'nin belki en önemli özelliği; Türkiye'nin olduğu kadar, bağımsız
devlet kurmuş 50'ye yakın Orta ve Yakındoğu, Balkan, Akdeniz, Kuzey Afrika,
Kafkasya, Orta Asya ve Arap ülkelerinin kültür, iktisat ve siyaset tarihlerinin
gün ışığına çıkarılmasındaki önemidir. Uluslararası hakların isbatı ve
korunmasında, insan haklarının gerektiğinde hakuki belgesi olması bakımından
sahip olduğu bu önemli değeridir.
Bugün dünyada; 19'u Arap, 15'i Balkan ve Avrupa, 3'ü Kafkas, 7'si Orta Asya Türk
Devleti, 2'si Kıbrıs, İsrail ve Türkiye Cumhuriyeti olmak üzere 50 civarında
bağımsız ülke Osmanlı Devleti'nin hakim olduğu coğrafya üstünde yer almaktadır.
Osmanlı Arşivi bu devletleri ve bu devletlerle yoğun ilişkisi olan devletleri
yakından ilgilendirmektedir. Bu ülkelerin ve bu ülkelerin tarihi ile ilgilenen
komşu ülkeleri Osmanlı Dönemin'deki tarihlerinin en zengin kaynağı Osmanlı
Arşivleri'dir.
Üç kıta denilebilecek bu coğrafyada; kudretli ve kuvvetli devlet olabilme
özelliğini uzun yıllar devam ettiren Osmanlı Devleti'nde arşiv fikri çok eski
yıllara dek uzanmaktadır. Arşivin, bir ulusun tarih ve kültür hazinesi olduğunu
bilen Osmanlı Devletini bu nedenle kurduğu arşivciliğe, "Hazine-i Evrak" yani
"belge hazinesi", "evrak hazinesi" "kıymetli evrak" adını vermiştir.
Bugün, Osmanlı Coğrafyası'nda devlet kurmuş ülkelerin araştırmacıları ve
yöneticileri, ile çeşitli toplumsal kesimler kendi milli arşivlerini kurmak,
toplumbilim açısından varoluşları ile ilgili meseleleri inceleyip, öğrenmek,
tesbit ve değerlendirmede bulunmak için Osmanlı Arşivleri'nde aradıkları adresi
bulabilirler.
Ülkemizde; "Başbakanlık, Osmanlı Arşivi" dışında saray arşivi kimliği taşıyan;
"Topkapı Sarayı Arşivi" vardır. Bunların dışında; Osmanlı Dönemi'ndeki vakıflara
ait vakfiyelerin sicil ve vesikalarını arşivlemiş olan; "Vakıflar Arşivini"de bu
konu ile hayli bilgiyi arşivlemiş bulunuyor. Osmanlı Devleti'nin aynı zamanda
adeta bir "Vakıf Devleti" olduğuda kabul edilince, "Vakıflar Arşivi'nin önemi
daha da artıyor. "Şeri Siciller Arşivi'indede; Şeri mahkemelerde kadılar
tarafından verilen hükümlerin hüccet ve kararların, konu ile ilgili yapılan
işlemlerin kaydedilmiş olduğu arşivdir. "Tapu ve Kadastro Arşivi'nde ise; Tapu
Tahrir Defterleri ile bunlarla ilgili işlemlerin evraklarının bulunduğu
arşivdir. Bu arşive; "Kuyûd-ı Kadime" adı da verilir. Diğer arşivlere göre; daha
hususi bir özelliği olup, arşiv olarak daha özel bir öneme sahiptir.
MÜHİMME DEFTERLERİ
Mühimme Defterleri yada tam olarak, "Umûr-ı Mühimme Defteri" yani, "Önemli Kamu
İşleri Defterleri," Divân-ıHümayun toplantılarında müzakere edilip sonuca
bağlanan dahili ve harici meselelere ait siyasi, toplumsal ve iktisadi
kararların kaydedildiği defterlere; "Mühimme Defterleri" adı verilmiştir.
Osmanlı Arşivi'nde; Hicri, 961-1333 Miladi; 1553-1915 tarihleri arasında
tutulduğu belirtilen bir veriye göre 419 adet Mühimme Defteri vardır.
16. yüzyılın ortalarından 20.yüzyılın ilk yıllarına dek yani yaklaşık 350 yılda
hiçbir doğu ve batı devletinde bulunmayan Mühimme Defterleri, "Osmanlı Arşivi
Defter Serileri" içinde önemli bir yer tutar. Mühimme Defterleri; hükümleri
gerçekleştiği divanlar bakımından dört ayrı gurupta toplanırlar.
1) Padişahın başkentte bulunduğu sırada, Sadrazam başkanlığındaki divan
toplantısında çıkan emirlerin kaydolunduğu defterler.
2) Rikab Mühimmesi: Sadrazamın sefer veya başka bir nedenle başkentten ayrılması
ile yerine vekil olarak bıraktığı Rikab Kaymakamı veya Sadaret Kaymakamı denilen
görevli başkanlığında toplanan Divan'da alınan kararların yazıldığı defterler.
3) Ordu Mühimmesi: Ordu ile sefere çıkan sadrazamın sefer sırasında Divan
toplantılarında alınan kararların yazıldığı defterler.
4) Kaymakamlık Mühimmesi: Padişah ve Sadrazam'ın her ikisinde Dersadet'ten yani
İstanbul'dan ayrıldığı sıralarda devlet işlerinin sürdürülmesi için
görevlendirilen Sadaret Kaymakamı'nın divanlarda alınan önemli kararların
yazıldığı defterler.
Mühimme Defterleri'ne geçen kayıtlar, muhatap olan makama gönderilen berat ve
fermanların suretleridir. Sadrazam'ın başkanlığında, Kubbe vezirleri, Rumeli ve
Anadolu kazaskerlerinin, defterdar ve nişancının katıldığı Divan toplantılarında
alınan kararlardır. Bu kararlar padişahın tasdik etmesinden sonra tarih sırasına
göre bu defterlere kaydedilirler.
Divandan verilen bir karar veya sonuçlanan bir dava, ferman şeklinde
hazırlanmadan önce kopyesi ilgili deftere kayıt olmamış ise bir hüküm ifade
etmez. Mühimme Defteri'ne geçen karar, tescil edilmiş ve hükme bağlanmış
demektir.
Mühimme Defteri'ne geçmiş bir kayıtın iptali veya düzeltmesi ancak padişahın
isteği ile olur. Nişancının, divan kalemi şefinin defterler üstünde düzeltme
yapması padişahın; "Kendi kalemi ile düzeltme yapabilir.» Fermanı ile mümkün
oluyor.
Mühimme Defterleri'ndeki hüküm tarihleri önceleri "başlık tarih" olarak
yazılırmış, sonraları günler onar günlük dilimler halinde ifade olunmaya
başlanmıştır.
Mühimme Defterleri'ndeki konuları, dönemin; mekan, zaman ve önem açısından
"mühim" kabul edilen konular oluşturur. Mühimme Defterleri'ndeki kayıtlı
hükümler, Divan-ı Hümayun kararına göre ferman şeklinde düzenlenerek ilgililere
gönderilen bu emirlerin suretidir. Divan-ı Hümayun; padişaha bildirilecek
şeylerle bunların yazılım, kaydedilme, saklanma işleriyle uğraşan dairedir.
Divan ise; padişah ile birlikte devleti yönetenlerin toplandığı yer, meclistir.
Mühimme Defterleri'ni muhteva bakımından aşağıdaki başlıklarda tasnif etmek
gerekir. Bunlar sırası ile;
1) Mühimme Defterleri, Osmanlı Devleti'nin idari ve askeri organlarının yapısı,
karşılıklı ilişkileri, çalışma biçimleri, özellikleri hakkında bilgi veren
önemli kaynaklardır.
2) Komşu ülkeler ile Osmanlı Devleti coğrafyasında kurulan devletlerin tarihleri
açısından önemli bilgiler içeriyorlar.
3) Osmanlı Devleti'nin gayri-müslüm tebaa ile ilişkileri, azınlıklar ile
ilişkiler, hakkın sosyal ve ekonomik ihtiyaçları ile ilgili yönetim
palitikaları, çeşitli toplumsal kesimlerle, ibadet ve ayin serbestiyesi, dini
mekanların inşaası, işleyişi, bakımı, onarımı, fonksiyonlarının yerine getirilip
getirilmediği vs. Konular Mühimme Defterleri'nde sıkça görülür. Kitabımızın
konusuda; Osmanlı Coğrafyası'nda çoğunluğu Türk olan Aleviler ile Osmanlı
ilişkilerini Mühimme Defterleri'ndeki belgeler ışığında irdelenmesidir.
4) Hac organizasyonu, surre olayları, kutsal mekanlara yapılan hizmetler.
5) Osmanlı'da; İmar ve İskan siyaseti; çevre ve belediye hizmetleri, sağlık ve
eğitim işleri.
6) Ordu Divanı'nca tutulan, Mühimme Defterleri'nde ise; askeri tarih, harp
tarihi, lojistik hizmetler tarihi açısındanda birinci kaynaktır.
Mühimme Defterleri'nin yerini; 18. yüzyılda Osmanlı Devleti'nin işlerinin
Divan-ı Hümayün'dan Paşa Kapısı'na kaydığı, Bab-ı Ali'nin yönetimde ağırlığını
koyduğu dönemde "Padişah Fermanları'nın" yerini "Sadrazam Buyrulduları"nın
alması ile, "Aynıyat Defteri" adında yeni bir defter türü almıştır. Böylece;
"Mühimme Defterleri"de tarihe mal olmuştur.
Doğru tarihi bilgiler ilk elden orijinal kaynaklara, yani, arşiv belgelerine
dayanmalıdır. Belgesiz tarih yazılamaz. Olayların gerçek yanı gün ışığına
çıkarılamaz.
Varsayımlarla tarih yazılmaz. Arşiv belgeleri olmadan ve bilinmeden belirli bir
devir hakkında yada toplumsal ilişkileri değerlendirmede hüküm vermek bir devri
yada olayları değerlendirmek, tarih biliminin gerektirdiği tarafsızlığa,
objektifliğe uymaz.
Kabul etmek gerekirki arşivler; bir ülkenin tapu senedidir. Bir ulusun hüviyet
cüzdanıdır. O'nun tarihi, bütün varlığı, hakları ve özellikleri ile geçmişini,
bugünü, yarını birbirine bağlayan çok önemli kültür ve tarih hazinesidir. Bu
önem yani "arşivlerin tapu senedi" olması esprisi Türkler'in tarihi açısından
da, Aleviler'in tarihi ve Osmanlı Devleti ile ilişkiler açısından da aynı öneme
sahiptir.
Arşiv belgelerinin bugüne kazandırılması aynı zamanda vatan coğrafyasının
tapusuna kavuşturulmasıdır. Bu kadar önemli bir hazineyi elinde bulunduran ve bu
kurumlarda çalışan kişilerin seçimi de çok önemlidir.
Eğer bu kadar önemli hazinenin başında bu hassasiyeti gösteremeyen (bilerek ya
da bilmeyerek) kişilerin yada zihniyetin varlığı söz konusu olursa işte o zaman
esas tarihimizin katliamı bu ellerde yapılmış olunur.
Temennim Osmanlı Arşivleri'nde; Türk tarihi ve ona bağlı olarak Aleviler'in
tarihi açısından orijinal belge ve bilgilerin ya da tapu senetlerinin bazı
önyargıcı bağnaz kişi ve zihniyetlerce katliama uğramamasıdır. Tarihine ve
tarihi hazinesi olan arşivlerine çok değer veren bir kişi olarak bu konuda
içimin çok rahat olduğunu ifade etmek isterdim.
MÜHİMME DEFTERLERİ'NDE ALEVİLER
Arşivler, ait oldukları ulusların ve toplumsal kesimlerin tarihleri için temel
kaynak niteliğindedirler. Toplumların hayatı ile ilgili; siyasi, idari, hukuki,
askeri, iktisadi, bilimsel, biyografik, dini, teknik ve kültürel konulardaki
araştırmalar (eğer yok edilmemiş ise) arşiv belgelerine ulaşmadığı takdirde
eksik kalırlar.
Bu nedenle; arşivlerin en önemli özelliği toplum bilimine ilk elden kaynak
olmalarıdır. Bir ulusun, toplumsal kesimlerin, devletin tarihi arşivlerinde
aranmalıdır.
Aleviler'in tarihi, Türkmenlerin tarihi ve Osmanlı Alevi ilişkileri açısından da
Osmanlı Arşivi önemlidir. Bu bilgilerin aranacağı adresler ise, "Başbakanlık
Osmanlı Arşivi" başta olmak üzere; "Topkapı Saray Arşivi", "Vakıflar Arşivi,"
"Şeri Siciller Arşivi," "Tapu ve Kadistro Arşivi" ve diğer arşivlerdir.
Elinizdeki kitap; "Mühimme Defterleri'ne kayıt olarak geçmiş ve T.C. Başbakanlık
Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı tarafından yayınlanan kitaplardaki; Osmanlı
Devleti-Alevi ilişkileri ele alınmaya çalışılmıştır.
Yayınlanan her belge ve bilgi Osmanlı'dan günümüze dek yaşayan
Türkmen-Aleviler'in tapu senedinden bir "ada pafta" sayılmalıdır. Tapunun tamamı
veya tamamına yakını Osmanlı Arşivi'nde çeşitli nedenlerle yokedilmeyen
belgelere ulaşıldığında gerçekleşebilir.
Elinizdeki kitapta ilk defa "Osmanlı Arşivi'nden alınan Mühimme Defterleri'nden
Aleviler'le ilgili Osmanlı Divanı'nda verilen kararlar orijinal belgeleri ile
birlikte yer alıyor.
Kitabın sol sayfasında Mühimme Defteri'nden belgenin Osmanlıca aslı, karşı
sayfada ise, çevirisi yer alıyor. Belgelerde Türkmen Aleviler kendi bilinen
toplumsal adları ile değil, Osmanlı yönetim erkinin sıfatları ile potansiyel
suçlu sıfatlarla anılıyor. Belgelerde; Türkmen Aleviler için; "rafızi",
"kızılbaş", "ışık taifesi", "seyitler", "zındıklar", "mülhitler", "kafirler",
"ehli-sünnet el cemaatten olmayanlar", "şarap içenler", "halife, müfsit, cuma
namazına gitmeyenler", "ehli sûnnete hakaret edenler", "eşkiyalar", hırsızlar"
v.s. diye anılıyorlar.
Bakın Mühimme Defteri'ndeki bir kararda ne yazıyor:
"Amâsiyye beğine hüküm ki;
Tarih:
Fi 22 Rebi'ul-evvel, sene 976
Kararın Özeti:
"İran'ın Osmanlı Devleti içindeki halifelerinden olduğu ve kendisi gibi halife
olan diğer bazı müfsidlerle işbirliği yaparak halkı ifsad ettikleri bildirilen
Budaközü kazasında sakin Süleyman Fakih ile kendisine tabi olanların,
haklarındaki iddialar doğru ise toprak kadısı marifetiyle yakalanıp ya gizlice
Kızılırmak'ta boğulmaları veya hırsızlık ve haramilikle suçlanarak haklarından
gelinmesi."
Tarif edilen, Süleyman Fakih bir Türkmen Alevi vatandaş. O yıllarda İran'ın
adamı demek Şah İsmail Hatayi'nin yolundan giden Türkmenler, denmek isteniyor.
Halife, müfsid sıfatlarıda tarifi tamamlıyor.
Kararda deniyorki; İran yanlısı olarak Süleyman Fakih ve arkadaşları halkı
Osmanlı'ya karşı kışkırtıyorlar. Bu doğru ise, yakalanıp gizlice Kızılırmak'ta
boğdurulsunlar. Eğer boğdurulamazlarsa; "hırsız", "harami" diye suçlanarak;
"haklarından gelinmesi", yani öldürülmesi.
Bu karardan çıkan sonuç:
1) Aleviler İran yanlısı diye, "halife, müfsid, ifsadcı" diye öldürülebiliyor.
2) Gizlice Kızılırmak'ta bir hileye getirilip boğdurulsun.
3) Eğer bu sebeplerle boğdurulamazlarsa o zaman onlara; hırsız, harami diye
suçlanıp öldürülmelidir deniyor.
Evet bu Osmanlı Arşivi'ndeki Mühimme Defteri'nden bir karardır. Demekki, Mühimme
Defteri'nde bulunan binlerce; "eşkiya, harami, hırsız, yolkesen, şaki" vs.
kararları aslında gerçeği yansıtmıyor. Bu nedenlerle verilen ölüm cezaları başka
nedenlere dayanıyor. Esas gerçek ise yukarıdaki kararın verildiği gerçek olduğu
anlaşılıyor.
Yani "Osmanlı Arşivi"ndeki karar vericiler Türkmen Aleviler hakkında hiçte
olumlu düşünmüyorlar.
Belgeler incelendikçe; Türkmen Aleviler ile Osmanlı yönetimi arasındaki
ilişkiler orijinal belgelere dayalı olarak daha iyi ortaya çıkacaktır.
Kitapta 78 adet orjinalleri ile birlikte "Mühimme Defterleri"den alınmış
Aleviler ile ilgili karar yer alıyor.
Bu sayılar elbette 150 milyon adet belgeli "Hazine-i Evrak" için minik bir sayı.
Ama okuyucuya fikir verebilmek için önemli bir rakam sayılır. Bu çalışmayı diğer
arşivlerde yapılacak çalışmalar izleyecek ve yavaş yavaş Türkmen Alevilerin
tapusunun "ada pafta"ları artacaktır.
Çalışma; "Osmanlı Arşivi"nden yada "Hazine-i Evrak"tan bir tadımlık bilgi
sayılır. Darısı yenilerinin başına…
Saygı ve Sevgilerimle
Cemal ŞENER
25.02.2002
KAYNAKLAR
1) 3Numaralı Mühimme Defteri. Ankara, 1993
2) 5 Numaralı Mühimme Defteri. Ankara, 1994
3) 6 Numaralı Mühimme Defteri. Ankara, 1996
4) 12 Numaralı Mühimme Defteri. Ankara, 1996
5) Başbakanlık, Osmanlı Arşivi'ndeki Belgeler, Padişah El Yazıları ve Belge
Restorasyonu. İstanbul, 1997
6) Başbakanlık, Osmanlı Arşivi Rehberi. İstanbul, 2000
.....................
Kaynak: Karacaahmet Sultan
Kültür Derneği
|