KÜRT IRKÇILARININ ALEVİ KÜLTÜRÜNE SALDIRILARI DEVAM
EDİYOR
İsmail ONARLI
Tarihsel olarak, Alevilik, önce Orta-Asya'da, bir
Türkmen yorumu olarak ortaya çıkmış, süreç içinde bu coğrafyada,
Anadolu sentezi olarak son şeklini almıştır. Bu durumu başından
beri hazmedemeyen, özellikle Osmanlılar ve yardakçıları Kürtler,
hep Alevileri ezmişler, sürmüşler ve katletmişlerdir. Şimdi
bunları yapamadıklarından, kültürel bulanıklık yaratarak,
siyasal rant beşinde koşmaktadırlar. Önce, "Alisiz
Alevilik" diyerek, ''Hacı
Bektaş Veli"nin ve "Şah
İsmail Hatai "nin Kürt olduğunu
söyleyerek sahiplenmişler, ama bu tez tutmamıştır.
Şimdi ise siyasi ırkçı Kürtler; ''Biz,
Hacı Bektaş Aleviliğini değil, Pir Sultan Aleviliğini tutuyoruz
', ''Hacı Bektaş devletçiydi, Pir Sultan ise, haksızlıklara
karşı bir direnişçiydi'', ''Biz, Pir Sultan'ın Türklere karşı,
Kürt ezilenlerinin yanında yer aldığını ve Osmanlıya karşı
ayaklanmasını destekliyoruz, ve Pir Sultan'ın Kürtlük yanını
destekliyor ve tutuyoruz, Aleviliğin bu yanını tutuyoruz, yoksa
Hacı Bektaş'ın Aleviliğini değil'',
diyorlar.
Birileri, Aleviliği karalamak ve öğretiyi bozmak için, para ile
kitap yazdırıyor. Yine, Alevilerin 7 ulu ozanında biri olan, "Pir
Sultan Abdal"a tarihi kişiliği
ve kökeni tahrif edilerek, çamur atılıyor, yeterli ses çıkmıyor.
Alevi önderi ve yazarı geçinenler ile aydınları nerede acaba?
Onlarda çıkarlarına göre mi hareket ediyorlar. Bu çakal
ulumalarına karşı susacaklar mı? Yoksa hepsi öldüler de, bizim
mi, haberimiz yok? Bu sorular beni dünde düşündürmüştü,
bugünde...
Bugün olduğu gibi, dünde Alevilerden ve ocaklarından işbirlikçi
vardı. Hatta, Osmanlılar kendilerine özgü bir Bektaşilik
örgütlenmesi yaratmışlardı. Fakat, Hünkar Hâce Bektaş-ı Veli
(1209/10-1270/3?) ve soyundan gelenlerin büyük çoğunluğu
işbirlikçi ve keklik olmamışlardır.
Hacı Bektaş Veli, Kürt ırkçıların söylediği gibi, hiçbir zaman
işbirlikçi olmamıştır. 1240 Babai İsyanı önderlerindendir. Mogol
istilasına karşı gerilla savaşını yönetendir. İşbirlikçi
Selçuklu yönetimine karşı direnişi örgütleyendir. Bu tarihsel
gerçekleri görmeyen, aptallara kendine Kürt araştırmacısı diyen
namussuzlara, nasıl hitap edileceğini bilemiyorum doğrusu!. Kürt
ulusuna ve kültürüne saygılıyım. Karşı olduğum, iki yüzlülüktür.
Benim esas kızdığım makam; kendine Kürt veya Türk yazarı diyen,
sahtekarların, araştırma adıyla uydurma ve çalıntı yazılarını,
kitap olarak basan, T.C.Kültür Bakanlığı'dır ve ilgili
yetkililerdir...
Anadolu'da, Kızılbaş ihtilalini başlatan, bir toplumsal tarihi
kişilik olarak bilinen, Şeyh Cüneyd'in babası; Malatya-Hekimhan-
Mezirme (Ballikaya) köyünde merkezi olan, (Şeyh) Şah İbrahim
-Veli- Ocağı kurucusu, Şeyh İbrahim Veli'dir. İşte aynı geleneği
devam ettiren: Şeyh Cüneyt oğlu Şeyh Haydarı oğlu Şah İsmail
Hatayî (1487-1524), on beş yaşında, Anadolu Türkmen oymaklarının
ve Dede Ocaklarının yardımı ile, büyük bir devrim olan, 9 Eylül
1502'de Tebriz'de "Kızılbaş Türk
Safavi Devleti "ni resmen
kurar. Kızılbaşlık siyasetinin temellerini Hâce Bektaş Veli
Dergâhı Postnişini Balım Sultan (1458-1519/20) ile Şah İsmail
Hatayî atar. Bu husus önemle gözden ırak tutulmamalıdır.
Ocak'ta-Dergah'ta potnişinlik-dedelik-babalık yapanları
birbirinden ayırarak, yerli yerine oturtmak gerekir...
1527/8 yılında, Hacı Bektaş Veli Dergahı Postnişini Kalender Şah
(Çelebi)'nin öndeliğinde. Osmanlı zulmüne karşı, Kızılbaş
başkaldırı hareketlerinin yenilgisinden sonra, Osmanlı
kuşatmasında ki, Pirevi karanlık bir döneme girer...
Osmanlı Yönetimi, 1551'de Paşa unvanlı Sersem Ali Baba'yı
(ö.1559) H.B.V.Dergah'ının başına atadı ve kendisine bağlı yeni
bir Bektaşi kolu (Babagan) yarattı. Dergahın Hacı Bektaş
evlatlarının elinden alınmasına, Aleviler karşı çıkmışlar...
Osmanlı belgelerinin, "Düzmece
Şah İsmail
olayı"
olarak adlandırdıkları, 1577-8'de "Şam
Bayadı Türkmenleri"nin
başlattığı başkaldırı, Suriye'den başlayarak Güneydoğu, Orta ve
Doğu Anadolu'yu sarmış. Şah İsmail adıyla ortaya çıkan, bu Alevi
halk önderi, 50 bin kişinin başında, Hacı Bektaş Dergahı'nı
ziyaret ederek, kurbanlar kesip kazan kaynatarak, "Büyük
Görgü Cemi"
gerçekleştirmiştir... Hacı Bektaş Dergahı; gerek Osmanlı,
gerekse Safevi topraklarında, yaşayan tüm Alevi (...
Bektaşi-Kızılbaş ...) toplulukların bağlı bulundukların inanç
merkeziydi. Kızılbaş Safevi Devletinin kuruluş ve Şah İsmail
(1502-1502/4) dönemi ve kısmen Şah Tahmasp yönetiminin
(1524-1576) ortalarına kadar, Erdebil Dergahı ünlenmiş ve öne
geçmiş görünse de, H.B.V. Dergahı'nın yerini dolduramamıştır. "Düzmece
Şah İsmail
" ayaklanmasında, esas amacı, Dergahın
Hacı Bektaş evlatlarının elinden alınmasına yapılan büyük karşı
çıkıştır. Bu karşı çıkma sırasında, dergahın başına Hacı Bektaş
evladı, yeniden postuna oturtulmuştur. Bu kalkışma da, başlıca
Alevi Aşiretinin yanı sıra; Ağuçan Ocağı, Baba Mansur Ocağı,
Dede Kargın Ocağı, Hubyar Sultan Ocağı, Kolu Açık Hacım Sultan
Ocağı, Üryan Hızır Ocağı, Sarı Saltık Ocağı, Şah İbrahim Ocağı,
Şeyh Hasan Ocağı, Şeyh Ahmed Ocağı, Şıh Bahşiş Ocağı, Cemal
Abdal Ocağı, Kızıldeli Ocağı, Sinemil Ocağı, Şeyh Çoban Ocağı,
Piri Baba Ocağı, Kardonlu Can Baba Ocağı, Koca Leşker Ocağı,
Kabak Abdal Ocağı, Hıdır Abdal Ocağı, Koyun Baba Ocağı, Koçu
Baba Ocağı, Kureyşan Ocağı, Nusayriler,... gibi ocak mensubu,
talip, mürit Alevi, "bir-diri-iri"
olarak bu toplumsal harekete katılmışlardır...
Pir Sultan Abdal'ın başlattığı eylem, bir Türkmen hareketidir.
Tüm deyişleri de Türkçe'dir. "Pir
Sultan Türk değil, bir Kürt direnişçisi"demek,
tarihsel ve kültürel olarak, yalan ve saçma-sapan bir
propagandadır. Ne diyelim, Allah akıl-fikir versin, bunlar
kendilerine olduğu kadar, Türklere ve evrensel bir insan olduğu
için, tüm dünya milletlerine de zarar vermektedirler...
---- 15Haziran 2005 İstanbul -----
...........................................................
Bu makale 'Pirsultan
Abdal kürt direnişçisi imiş!?'
makalesine hitaben yazılmış.
Kaynak:
http://www.karacaahmet.com/cevap.asp?kid=4702&baslik=KÜRT%20IRKÇILARININ%20ALEVİ%20KÜLTÜRÜNE%20SALDIRILARI |