ÇORUM KATLİAMI
Çorum katliamı, ülke genelinde işlenen siyasal
cinayetlerden, okul işgallerinden, Malatya, Kahramanmaraş, Gazi
katliamlarından soyutlanarak; sağ-sol grupların çatışmasıyla
değerlendirilemez. Bu katliamın, emperyalist güçler ve
ülkemizdeki işbirlikçilerin ortak planlarıdır, eylemleridir.
Genellikle etnik ve mezhep topluluklarinin iç içe yasadigi Dogu,
Iç ve Güneydogu Anadolu bölgesinde gelisen toplumsal muhalefeti
baski ve katliamlarla susturmak, solcu ve Alevileri göçe
zorlamayi amaçlamaktadir. Çorum katliami bu planin bir halkasi
ve uzantisidir.
Katliamin Ön Hazirliklari: MHP ve MSP'nin disarida destekledigi
Süleyman DEMIREL'in azinlik hükümeti, irkçi-seriatçi örgütleri
korumus, eylemlerine göz yumulmustur. Ayrica yansiz görevini
sürdüren Çorum Emniyet Müdürü Hasan UYAR görevinden alinarak,
yerine Tunceli'de bir çok olaya adi karisan Nail BOZKURT, Milli
Egitim Müdürlügü'ne MHP'nin militani olarak taninan Fethi KATAR
getirilmistir. Yine sag görüslü ve tarafli (AP iktidarinda
Içisleri Bakanligi yapmis, zehir hafiye diye taninan Faruk
SUKAN'in bacanagi) Rafet ÜÇELLI'de Çorum valiligine atanmistir.
Demokrat olarak bilinen 40'a yakin polis memuru tel emriyle
baska illere atamasi yapildi. Bir çok okul yöneticisi ve
demokrat ögretmenin, memurun sürgünü ve yer degisimi yapildi.
Devletin bir çok kurum, fasistlerin karargahi haline getirildi.
MHP'lilere ruhsatli silah verilmeye baslandi. Buna karsin, Çorum
emniyetinde görevli sagci ve irkçi bilinen bir çok polisin baska
illere atamasi çikarilmisken, iliskileri kesilmeden Çorum'da
görevlerinin sürdürdüler.
ABD'nin Türkiye Büyük Elçiligi'nde görevli Robert ALEXANDIR PECK
(CIA görevlisi olarak taninir) Çorum'a gider. Çorum'da MHP'li il
yöneticileriyle, vali ve CHP'li Belediye Baskani Turhan
KILIÇOGLU'yla görüsür, MHP'nin etkin oldugu köy ve ilçeler,
???Alevi-Sünni??? hakkinda bilgi edinmeye çalisir. Çorum'dan
sonra Amasya ve Tokat'a gider. Amasya'da Alevi-Sünni, sag-sol
çatismasi üzerine sorular sorar, ne zaman ve hangi ölçüdebir
çatisma çikabilecegi hakkinda bilgi edinmeye çalisiyordu. (1)
Bu degisim ve çalismalar sürdürülürken; ülkücü örgütlerin halki
tahrik etmek için çalismalarini sürdürüyorlardi. Çorum'da 19
Mayis "Gençlik ve Spor Bayrami" kutlama hazirliklari sirasinda
ülkücülerin Bayram töreninde kizlarin kiyafetlerini gerekçe
göstererek halki tahrik etmek amaciyla su bildiriyi
dagitiyorlardi:
"Müslüman namusuna sahip çik"
19 Mayis gösterileri adi altinda yine namus bacilarimizin iffet
ve hayasina kahpeçe ve haince saldiracak bir gün geliyor.
Yüreklerimizi parçaliyor, içimize kan akitiliyor.
Yine müslüman evlâdi kan aglamaya kafir düzen tarafindan
soyularak, en müstehcen ve kepaze kilikta teshir edilecektir.
Bin yillik mübarek tarihimize bundan büyük bir leke sürülebilir
mi? Kurtulus Savasinda namusunu Yunan eli kirletmektense ölmeyi
tercih eden mübarek ninelerimizin kemikleri sizlamaz mi? Ey
müslüman, düsün, süngüyle ama karninda çocuk çikarken zihniyetle
bu zihniyetin farki ne? Namazini kil, orucunu tut yeter; karisan
mi var diyen gafil müslüman sen de düsün... Düsün ki, haddini
bilmeyenlere bildirelim hadlerini. Su haris-i Serifi asla
unutma, haksizlik karsisinda susun, dilsiz seytandir. Ne mutlu
cani ile, kani ile, mali ile CIHAD edenlere-Islâmci Gençlik" (2)
Gün SAZAK'in Ölümü: Ülkücülerin CIHAD bildirisinden 9-10 gün
sonra Ankara'da MHP'nin Genel Baskan Yardimcisi Gün SAZAK (1. MC
hükümetinde Gümdük ve Tekel bakanligi yapmistir.), 27 Mayis 1980
günü belirsiz kisilerce vurularak öldürüldü. Gün SAZAK Ankara'da
öldürülmüs. Çorum'la uzaktan-yakindan ilgisi yok. Eger duygusal
bir tepki olacaksa Ankara'da olmasi gerekirdi. Oysa Türkiye
genelinde saldiri, tahrip ve cinayetler baslatildi, günlerce
devam etti. Özellikle Alevi-Sünnilerin, Türk-Kürtlerin iç içe
yasadigi kentlerde saldiri ve cinayetler halka yönetildi.
Görülüyor ki, bu saldiri, cinayet ve katliamlar, duygusal bir
tepkinin sonucu degil; perde arkasi güçlerin ve planladigi,
yönlendirdigi eylemlerdir...
Çorum katliami, Gün SAZAK'in ölümü gerekçe
gösterilerek baslatilmistir. 28 Mayis Çarsamba günü, Çorum'un en
islek caddesinde ve çogunlugu çocuk ve gençlerden olusan sagci
gruplar (ülkücüler) elleri havada kurt isareti yaparak "kanimiz
alsa da zafer Islâmin, Kana kan, intikam" sloganlariyla yürüyüse
geçmislerdir. Yürüyüs korteji, kisa süre sonra saldiriya
dönüsür. Cadde üzerinde bulunan solculara ait isyerleri tahrip
edilmeye, yakilmaya baslanir. Yürüyüs kortejinin çevresinde
görevli polislerin müdahalesi görülmez ve seyirciler.
Çorum'un okullarinda sagcilarin baskisi, terörü boyutlanarak
artar. Ögrencilerin derslere girmesini engellemeye çalisirlar.
Ögretmenlere saldirirlar. 28 Mayis günü baslatilan ilk eylem
noktalanir. Sagci gruplar ve MHP Il Yöneticileri toplanarak ilk
günün eyleminin degerlendirmesini yapiyor, yeni saldiri
hazirliklarini planliyorlardi. Ankara'dan Gün SAZAK'in cenaze
törenine katilanlar (Çevre ile ve ilçelerden) Çorum'a gelmeye
basladilar. Ayrica bazi yabanci turizm sirketleri de Çorum
disindan MHP'li militanlari Çorum'a tasiyorlardi. 29 Mayis günü
baslatilacak ve günlerce sürecek saldirilarin plani, saldiri
yapilacak semtler ve görevli olacaklarin listesi hazirlanir.
29 Mayis günü sabahidir. Çorum'un isçisi, memuru, esnafi;
ögrencisi ve halki, günlük islerini yürütmek için islerlerine
gitmeye hazirlaniyorlardi. Disari çiktiklarinda, cadde ve
sokaklarin fasist saldirganlarca isgal edildigini, "Kana kan,
intikam" sloganlariyla saldirilarini sürdürdüklerine tanik
olurlar. Saldirganlar ise rastladiklarin dövüyor ve esir
aliyorlardi. Solcu ve Alevilere ait islerleri yagmalaniyor,
tahrip ediliyor ve yakiyorlardi. Saldiriya ugrayanlarin,
güvenlik güçlerine basvurduklarina "Toplumsal olaydir, müdahale
edemeyiz" yanitini aliyorlardi.
Fasist saldirganlar, Çorum'un caddelerini, sokaklarini,
meydanlarini isgal etmekle yetinmemislerdir, Çorum'la komsu il,
ilçe ve köylerle baglantili tüm yollari da isgal etmislerdi.
Araçlar durduruluyor, kimlik kontrolü yapiliyor, solcu ve Alevi
olanlari alip iskence ediyorlardi. Sagirlarin, körlerin bile
görebilecekleri bu hazirliklarin devlet tarafindan görülmemesi
olanakli degildir. Ama önlem alinmamistir...
Saldirganlarin bir kolu, demokrat ve sol görüslü Çorum
Gazetesi'ne; sol yayin satan Bahar Kitapevi'ne saldirarak tüm
esyalarini, malzemelerini dagitir ve tahrip ederler.
Saldirganlarin büyük bir kolu da, solcularin, Alevilerin
yogunlukta oldugu Milönü Mahallesine yönelirler. Saldirinin
haberini alan Milönü halki, yollarda barikat kurarak saldiriya
karsi savunma direnisine girisirler. Baska bir kol, Kuruköprü,
Üçevler, Sigorta ve Mutluevler semtine yönelirler. Bu semtlerde
oturan solcu ve Alevilerin, saldiridan habersiz ve savunma
önlemlerini alamamislardir. Mevcut güvenlik güçleri ise, bir
bölümü yansiz kalirken, bazi polislerde saldirganlara yardimci
olduklari saptanir. Bu semtte 45 yaslarinda Servet YILDIRIM
isimli bir kisiyi öldürürler. Celal ERDOGAN (ögretmen), Salih
YILMAZ (Ögretmen), Turan KABAKULAK, Vedat ELIAÇIK, Hüseyin
SIMSEK, Sefer EKEN, Sezai GÜREN, Neset AYDIN, Mustafa NALLICA
Sadik VASIFOGLU, Hasan KÖSE, Asir DEMIREL isimli sol görüslü
kisilerde kursunla agir yaralanmislardir. Yine Altinevler
Semtinde evlerinin balkonunda oturan iki kizkardese silahla ates
edilmis ve her ikisi agir yaralanmislardir. Bu semt ve
mahallelerde bir çok ev ve isyeri de tahrip edilerek
yakilmistir.
Sokaga Çikma Yasagi: Olaylarin genislemesi, karsilikli
çatismaya dönüsmesi üzerine, Çorum Vali Rafet ÜÇELLI, sokaga
çikma yasagi koyar. Savunma amaciyla halkin olusturdugu
barikatlarin kaldirilmasini ister. Saldiriya ugrayan halk,
sokaga çikma yasagina uyarken; saldirganlar özgürce sokaklarda
saldirilarini sürdürüyorlardi.
Çorum kalesi yakinindaki semtlerde oturan halkin kurdugu bir
savunma barikatina saldirganlar silahla ates etmekte, ama
barikati asamiyorlardi. Vali Rafet ÜÇELLI, halkin kendini
savunmasi için kurdugu bu barikatin kaldirilmasini Jandarma
Komutani Yarbay Vural GÜRIDE'ye emir verir. Halk ise, can
güvenlikleri için kurduklari barikati kaldirmamakta direnirler.
Vali ise, barikatin mutlaka kaldirilmasini, yolun trafige
açilmasini istemektedir. Jandarma Yarbay Vural GÜRIDE ile Vali
arasinda geçen konusma söyle:
Vali: lütfen Ankara-Samsun Karayolu trafige açilsin.
Yarbay Güride: Sayin Valim yolu açmak için silah kullanmak
zorunda kalacagiz. kan akar, bu da olaylari tirmandirir.
Vali: Her seye karsin yol trafige açilmalidir.
Yarbay Güride: Kan dökülür, ben açamam sayin valim. Buyurun siz
açin.
Halk barikatini kaldirmaz. Ama baska bir semtteki zayif bir
barikati asan 19 AN 709 plakali, kirmizi renkli Reno marka bir
otomobil Milönü semtini silahla boydan boya tarar. Semt halki
panik içinde evlerine kosusurlar. Yaralananlar olur. Mahalleyi
silanla tarayan otomobilin plakasinin bir traktöre ait oldugu,
otomobilin içinde polislerin oldugu kanaati olusur (3)
Iki Polisin Ölümü: Mayis'in 28-29-30-31. Günleridir. Dört
günden beri karsilikli çatismalar sürmektedir. Bu arada Alevi ve
solculara ait bazi ev ve islerleri tahrip edilmis ve
yakilmistir. Bir çok kisi yaralanmis, bazilari da öldürülmüstür.
Halkin güvenlik güçlerine (polise) güveni olmadigindan
barikatlarla semtlerini korumaya çalisiyorlardi. Bunun farkina
varan vali, askeri birliklerden yardim ister. Askeri birliklerin
devreye girmesiyle saldirilar ve çatismalar denetim altina
alinmis görünse de; bunu firsat bilen Emniyet güçleri, direnen
mahallelerde operasyonlara giristiler. Operasyon sirasinda
Multuevler-su deposu yakininda, yol ortasinda kursunlanarak
öldürülmüs bir erkek cesedi bulunur. Yapilan kimlik tespitinde
cesedin polis memuru Abdurrahman KOCAK'a ait oldugu belirlenir.
Daha sonra Milönü'nde baska bir polisin öldürüldügü, birinin de
yaralandigi ortaya çikar. Polis öldürme olayinda yarali kurtulan
polis memuru Mehmet BEKTAS ifadesinde: "trafikteki servisler
kaldirilmis oldugu için, sabahlari ise degisik vasitalarla
gidiyordum. O sabah Muzaffer YESILYURT'la birlikte Milönü'nden
geçerken bos bir arsadan üzerimize dört el ates edildi. 'durun,
teslim olun, silahlarinizi atin' diye bagirdilar. Muzaffer
silahini çekip ates etmeye basladi. Benim Kirkkale tutukluk
yapmisti. Onlar ates etmeye devam ediyorlardi. O sirada Muzaffer
vuruldu ve düstü. Düsünce ates edenler uzaklastilar. Muzaffer
'hemserim beni kurtar' dedi. Egilip baktigimda ölmüstü. Onun
tabancasini aldim ve kaçanlarin arkasindan iki el ates ettim. Bu
sefer 100-150 kisi olarak bana dogru geliyorlardi. Yapacak bir
sey yoktu, kaçarak bir apartmana girdim. Bu sirada attiklari bir
tugla alnima gelmisti. Ev sahibi 'Girecek benim evi mi buldur,
defol' dedi. Beni kovalayanlari da içeri aldi. Üzerime atladilar
ve beni sürükleyerek sokaga çikarttilar. O sirada kendimi
kaybetmisim. Esim Gülay beni oradan olarak, hastaneye gütürmüs"
(4)
Polislerin ölümüyle ilgili baska söylentilerde bulunmaktadir.
Söylentiye göre Mehmet BEKTAS'la, birlikte gelen polis Muzaffer
YESILYURT'a Milönü'ndeki barikatlarin kaldirilmasini teklif
eder. Muzaffer (demokrat olarak bilinmektedir) karsi çikinca,
Mehmet BEKTAS silahini çekerek Muzaffer'i vurur. Barikatlarin
yaninda bulunanlarda olayi görüyor, Mehmet BEKTAS'in arkasina
düsüyorlar. Olay açikliga kavusamiyor. Ama solcular suçlu
görülerek iki kisi gözaltina alinir, yargilama sonucu agir hapis
cezasi verilir.
Polisler, Milletvekillerine Saldiriyorlar: Çorum katliami
nedeniyle CHP'Li milletvekilleri (Sükrü BÜTÜN, Ethem EKEN,
Senatör Abullah ERCAN) olaylari yerinde incelemek üzere
gelmislerdir. Milletvekilleri, CHP'li Belediye Baskani Turhan
KILIÇOGLU'nun makaminda otururlarken, biri heyecanla içeri
girer. Saldirganlarin disarida iki genci silahla
yaraladiklarini, yardimci olunmasini söyler. Milletvekilleri de
hemen disari firlayarak yarali gençlerin bulundugu yere
giderler. Orada polis ekibinin bekledigini, yaralilara yardimci
olmadiklarini görürler. Milletvekilleri yaralilara yardim etmeye
çalisirken, polis ekibinin içinde bulunan Kemal MARASLI
"Olaylarin sorumlusu sizlersiniz. Polisleri siz öldürdünüz,
komünistler" kiskirtmasiyla polis ekibi milletvekillerine
saldirirlar. Polislerle milletvekilleri itisirken, milletvekili
Sürkü BÜTÜN'ün belindeki tabancasi yere düser. Polis Kemal
MARASLI hemen tabancayi alarak milletvekiline çevirir. O sirada
iki genci silahla yaralayan MHP'lilerde gelir ve polis ekibiyle
birlikte milletvekillerine saldirirlar. Karsilikli itisme
sürerken, baska bir polis ekibi de olay yarine gelir,
tabancalarini çekerek saldirgan polislere ve MHP'lilede
çevirirler. Böylece milletvekilleri de saldiridan kurtulmus
olurlar. (5)
Içisleri Bakani Vekili Çorum'da: Çorum olayi
tirmanarak cinayetlere dönüsmektedir. Içisleri Bakani Vekili
Orhan EREN, Jandarma Genel Komutani Org. Sedat CELASUN'la
birlikte Çorum'a gelirler. Çorum'da teskilati bulunan siyasi
parti il yöneticileri, Çorum milletvekillerinin katilimiyla bir
toplanti düzenlenir. Saldiri olayi degerlendirilir. Çorum Valisi
Rafet ÜÇELLI, tek yanli ve timsah gözyaslariyla olaylari
anlatir. Bu anlatimin etkisinde kalan Jandarma Genel Komutani
Sedat CELASUN: "Biz gerekli yerlerden emir aldik. Milönü'ne
tanklarla girip olaylara son verecegiz" dediginde; Çorum CHP
Milletvekili Ethem EKEN, "nasil olur pasam? Milönü'ne tanklarla
girmek neyi çözer? Bu daha çok kan dökülmesine neden olur. Belki
bir Milönü hiçbir sey degil ama, Türkiye'de 14 milyona yakin
Alevi vatandas yasamaktadir. Milönü'ne tanklarla girip kan
döküldügünde tüm ülkede büyük olaylar çikar" yanitini verir.
Sonuçta olusturulan bir komite Milönü'ne giderek halkla
görüsürler. Can güvenligi garantisi sonucu barikatlar
kaldirilir.
Vali - Emniyet Müdürü Görevden Aliniyor: Çorum'da Kuruköprü,
Sigortaevleri, Terlemezevler, Milönü, Kale, Esnafevler, Senyurt,
Bahçelievler, Karsiyaka, Nadik Mahallelerinde ve semtlerinde
saldirilar devam etmektedir. Semt halki kurduklari barikatlarla
savunmalarini sürdürmektedirler. Askeri birliklerin müdahalesi
sonucu saldiri olayi kismen de olsa denetim altina alinmistir.
Çorum halki, saldiri ve katliamin valinin ve Emniyet Müdürünün
yanli tutumlarindan kaynaklandigini açik açik söylemektedirler.
Basin olayi yerinde incelemekte, haber yapmaktadir. Böylece Vali
Rafet ÜÇELLI ile Emniyet Müdürü Nail BOZKURT'un yanliligi
gizlenemez olmustur. Istemeye istemeye her ikisi görevden
alinirlar. Yüksel ÇAVUSOGLU Çorum Valiligine, Erdem YURTSEVER'de
Emniyet Müdürlügüne atanirlar.
Çorum katliaminda yansiz görev yapan Çorum Il Komutani Yarbay
Vural GÜRIDE, polislerin solculara, Alevilere karsi kinli
tahriklerini, MHP'li saldirganlara nasil yardimci olduklarini
görmekte; buna karsi önlemler almaktadir. Jandarma komutani,
demokrat ve yansiz tutumlariyla halka güven veriyordu. Ne var ki
saldirgan fasistler; komutanin tutumundan memnun degiller. Çorum
MHP'li milletvekilleri Mehmet IRMAK Çorum'a gelir. Jandarma Il
Komutani Vural GÜRIDE'ye "Niye engellemiyorsun" diye çikisir ve
baski yapar. Milletvekillerinin baskilari Yarbay GÜRIDE'yi
etkilemez. Bu kez Çorum'da olaylar nedeniyle görevli bulunan
askeri birlik komutani General Sahabettin ESENGÜL'e giderek ve
Jandarma Komutaninin tutumundan memnun olmadiklarini
degistirilmesini isterler. General ESENGÜL, kendisine yapilan
baskiyi söyle anlatmaktadir: "Isimlerini dahi hatirlamak
istemiyorum. Bu milletvekilleri devamli suretle yaranin
kabuklanmasi degil, kanamasini istiyorlardi. Isleri güçleri
Ankara'da belirli odaklari tahrik etmek ve almis oldugu
yetkilerle Çorum'a gelip karma karisim etmekti. Bu iki
milletvekili olaylarin tarafimdan bastirilmasini memnuniyetle
karsilamadilar. Yani ne istiyorlardi? Bir taraf korunsun, diger
taraf öldürülsün. Yani katalizor rol oynamayacaksiniz. Güvenlik
tedbirleri tam olarak almayacaksiniz. Bir kesim ki ona Sünni
kesim diyebilirsiniz, Alevileri esasen sikismis bir bölgede
çevirmis, onlarin üzerine saldirip imha etmek istiyorlardi.
Fevkalede küstah bir tavir içindelerdi" (6) MHP'lilerin baskisi
sonucu Jandarma Il Komutani Yarbay Vural GÜRIDE görevden alinir.
Çorum Disina Tasan Ölüm: Çorum'un giris-çikis yollari,
fasistlerin isgalindedir. Araçlar durdurularak içindekiler
indirilip kontrol ediyorlardi. Içlerinde solcu-Alevi olanlari
alip götürüyorlar ve iskence ediyorlardi. Çorum-Ortaköy yolu,
Ovasarap Köyü'nün (Sünni, MHPP yogunlukta) yakinindan
geçmektedir. Ovasaray Köyü'nde 35-40 MHP'li militan yolu
kapatir. Çorum'dan Kozluca Köyü'ne (Alevi Köyü) giden bir
kamyonu durdururlar. Kamyonda bulunan Selahattin ve Metin ARDIÇ
isimli iki genç kardesi indirirler. Iskenceden, sorgulamadan
geçirirler. Selahattin silahla agir yaralanir, aci içinde yerde
kivranir. Selahattin'in küçük kardesi Metin henüz 10 yasinda.
Agabeyinin kanlar içinde yerde yatisini, eli silahli fasistlerin
hakaret ve küfürlerini gördükçe korkudan titremekte, hüngür
hüngür aglamaktadir. Fasistlerden biri kamyonun yönünü Çorum'a
dogru çevirir, yarali Selahattin'i ve Metin'i kamyonun soför
mahaline kor. Metin daha küçük kamyonu kullanmasini bilmiyor.
Selahattin ise kursunla agir yarali, sürekli kan kaybetmektedir.
Çaresizlik içinde Selahattin direksiyonu eline alir, kardesi
Metin'in katkisiyla Çorum-SSK Hastanesine yetisirler. SSK
Hastanesi, ülkücülerin denetinde ve üs olarak kullanilmaktadir.
Kan kaybi nedeniyle Selahattin yürüyemez olmus, koltuguna
girilerek SSK Hastanesinin acil bölümüne yetistirilir.
Görevliler "Sen sigortali degilsin, ancak devlet hastanesi
bakar" diye hiç ilgilenmezler. Devlet hastanesine götürecek
kimse yok. Acili haber babasi Cemal'a ulasmis, kosarak yetisir.
Kan gereklidir. Selahittin'in kan grubunu belirlemek için kani
alinir, bir siseye konulur, babasina verilir; Kan tahlil
merkezine gönderilir. Acili baba, kan sisesiyle disari
çiktiginda, SSK Hastanesinin bir görevlisi "Komünistler burada
kan tahlili yapamazlar" diyerek baba Cemal'in elindeki siseyi
alir, barikatlara vurarak kirar. Kan tahlili zamaninda
yapilmadigi için gerekli kan bulunamamis; Selahattin'de fazla
kan kaybindan yasamini yitirmistir. (7)
Alevi köylerinin yollari isgal altindadir. Ahmetdogan,
Çobandogan, Savak ve Yogunsehit köylerinde yasayan Aleviler
disari çikamiyorlardi. Hayvanlar içerde, insanlar içerde,
ekinler tarlada. Eli silahli fasistler yollarda (8)
Ankara'da ameliyat sonucu yasamini yitirmis bir Alevi kadinin
cenazesi Çorum'daki köyüne götürülmektedir. Kuruköprü mevkiinde
eli silahli fasist bir grup tarafindan durdurulur. Arabada
bulunanlar indirilerek kimlik tespiti yapilir. Alevi olduklari
anlasilinca ölü sahiplerine hakaret edilir, coplanirlar. Bununla
da yetinilmez, cenazeyi açmak isterler. Ölü sahipleri defin ve
yola çikma belgelerini göstererek, günes batmadan cenazenin köye
yetistirilmesini rica ederler. Adi üzerinde fasist, ölüye de
saygilari olmaz. Bir yanda cenaze tekmelenmekte, bir yan da
cenaze sahiplerine iskence edilmektedir. Bunca hakaretten sonra
içlerinden biri "Birakin su pezevenkleri, cehennem olup
gitsinler" söylemiyle cenaze arabasi birakilir.
Ceset... Ceset...: Fasistler, insan avindalar, önüne geleni
dövüyor ve öldürüyor, iskence ediyorlardi. Mutluevler semtinde
bir insaatta iki ceset bulunur. Kimlik belirlemesinde birinin
Yahya BARAN'in, digerinin de Osman AKSU'ya ait oldugu ortaya
çikar. Her ikisinin elleri ve gözleri agizlari baglandigi,
vücutlarinda 18'er kursun yarasi oldugu saptanir.
Çorum-Eskiekin Köyü sinirlari içinde, bugday tarlalarinda iki
gencin cesedi ortaya çikar. Osmancik-Mehmet Teze Köyü
nüfusuna kayitli Kazim GÜLER'e ait ceset ile kursunla
delik-desik edildigi ve kimligi belirlenemeyen diger bir
cesedinde ayni biçimde önce iskence, sonra silahla öldürüldügü;
Bayat'in Gökbogaz mevkiinde Seref SAHIN adinda bir gencin
silahla taranmis cesedi; Elvan Çelebi köyü sinirlari içindeki
tarlalarda SSK Çorum Hastanesi'nde çalisan Necati GÖKTAS'in
silahla taranmis cesedi bulunmustur. Tarlalarda cesedi
bulunanlarin tümünün solcu ve Alevilere ait oldugu; cesedi
bulunmayan nice kayip bulundugu saptanmistir. (9)
28 Mayis 1980'de baslatilan saldiri ve katliam, askeri
birliklerin müdahalesiyle biçimsel olarak denetim altina
alinmistir.
Katliamin TEMMUZ Dönemi:
Taseron olarak kullanilan fasistlerin amaci, Çorum' a bagli ilçe
ve kasabalarda oturan solculari, Alevileri baski ve katliamlarla
göçe zorlamak, süreç içinde bölgenin denetimini ele geçirmektir.
Çorum halki K. Maras katliamindan ders çikarir. Saldirinin ilk
günü kendi olanaklariyla kurduklari barikatlarla güvenlik
önlemlerini almislardir. Ayrica Çorum' un Sünni inançli
toplumunun MHP'liler disinda kalanlar, saldirganlara destek
vermemisler, hatta bir bölümü saldiriya ugrayanlarin yaninda yer
alarak direnmislerdir. 28 Mayis 1980 de baslatilan fasist
saldiri bu nedenlerle amacina ulasamamistir.
Fasistler, Mayis' ta baslatilan saldiridan gördükleri
eksiklikleri gidermeye, Sünni halkin katilimini saglamaya
çalisiyorlardi. Ayrici disaridan fasist militan ve silah
getirmeye, saldiriya engel olan devlet görevlilerini kentten
uzaklastirmaya çalisiyorlardi. Kendi içlerinde ekipler
olusturarak mahalle, kasaba ve köy çalismalarina yöneldiler.
Çorum halki, fasistlerin bu hazirliklarinin katliama
dönüseceginden kusku duyuyor ve ilgilileri uyarmaya
çalisiyorlardi. AP Çorum Il Baskani Yardimcisi Erol SAHIN, CHP
Il Baskani Cemal SOLMAZ' la birlikte vali ve emniyet müdürüyle
görüsürler. MHP'nin saldiri hazirliklarini ileterek önlem
alinmasini isterler... (10)
Ayni tarihte yesil renkli 19 AT 535 plakali ve 131 Murat markali
(Adnan EZEJDER' e ait ) bir otomobil, sol görüslülerin oturdugu
semtlere daliyor, çevreye ates açiyor, ates sonucu Hatice ILHAN
isimli bir lise ögrencisi agir yaralaniyor. Bu gelismeler ve
tahrikler olurken; Ülkücüler, halki savasa çagiran bir bildiriyi
Çorum ve ilçelerinde dagitmaktadir. Bildiri söyle:
" Büyük Türk Milleti, ... Son bagimsiz Türk Devleti üzerinde
oynanan hain oyunlari, komplolari, planlari görmemek için artik
kör, hatta hain olmak gerekir. Türk varligini dünya üzerinden
silmek isteyen emperyalist güçlerin yerli usaklari, komünist
ler, vatan hainleri, bölücüler, Türk Devleti'nin temeline
dinamit koymak isteyenler ellerindeki Rus ve Çin yapisi
silahlarla ne yapmak istemektedirler.
Bu eli silahli eskiyalara karsi kesin tavri almak, dur demek
zamani çoktan gelmis, hatta geçmistir. Kiymetli hemsehrilerimiz,
Müslüman Türk Milletini batakliga sürüklemek isteyen, bölmek,
parçalamak, yok etmek isteyen komünist cinayet çetelerine karsi
uyanik olalim. Türk Devleti'ni yok etmek isteyen bu hain
emperyalist güçlere karsi yilmadan çekinmeden, cani pahasina
mücadele veren ülkücü Türk Gençligi' ne destek olalim. Büyük
cihada hazirlanalim.
Ülkücü Türk gençliginin her ferdinin cesetleri birer birer
çignenmedikçe bu mübarek vatan topraklarina komünizm
girmeyecektir. Ülkücü Türk gençligi baris zamani bir karincanin
ayagina basip incittigi zaman bundan üzüntü duyacak kadar yufka
yürekli oldugu gibi, ayni zamanda vatan hainleri için sokaklar
dolusu idam sehpasi dikecek kadar da gaddardir. Burasi da böyle
bilinsin. Bizi komünist kursunlari degil, milletimizin sususu
öldürüyor. Kanimiz aksa da zafer Islam'in. Yolumuz Allah'in
yolu-ÜLKÜCÜ GENÇLIK (11)
Fasistlerin bir katliama hazirlandiklari valiye bildirildigi,
ayrica ülkücülerin halki savasa çagirdiklari bildirisi
ortadayken, Çorum Vali' si ve emniyeti önlem almaz. Tam tersine
solcularin ve Alevilerin yogunlukta oldugu semt v mahallelerde
operasyon baslatir. 100 e yakin erkek ve genci gözaltina
alirlar. Fasistlerin örgütlü oldugu semtlerde operasyon
baslatilmaz. Onlar çatilarda, tepelerde mevzilerini kurmakta,
agir makineli tüfeklerini yerlestirmektedirler. SSK hastanesini
de üs olarak kullanirlar.
1 Temmuz 1980. Saliyi çarsambaya baglayan gecedir. " Ya
susturacagiz, ya kan kusturacagiz " sloganiyla ikinci katliam
baslatilir. Terlemez Evler ile SSK Hastanesi civarinda
yerlestirilen uzun menzilli silahlarla solcu ve Alevi evlerine
ates açilir. Katliamin baslatildiginin isaretidir. Fasistlerin
egemen oldugu Bahçelieveler, Mutluevler, Etievler, Yavrutuna,
Terlemez Evler, Ulukavak, Çatalhavuz, SSK Semt ve mahallelerinde
silah sesleri, kenti çinlatmaktadir. Çorum' un üstüne karaduman
çökmüstür. Semtin tüm telefon sebekeleri kesilmis, haber
alinamamaktadir.
Çarsamba günü, Çorum' un pazaridir. Çevre köy ve kasaba halki,
Çorum' daki çatisma ve saldiridan habersizdirler. Pazarda
satacak ürünleri traktör ve minibüslerle Çorum' a dogru yola
çikarlar. Yollar maskeli ve silahli fasistlerce tutulmustur.
Kent pazarina gelen tüm araçlar durdurulur, kimlik kontrolü
yapilir, Alevi ve solcular alinarak kendi karargahlarina
götürülür. Elleri, ayaklari ve agizlari baglanarak iskence
ederler. Pazara götürdükleri esya ve ürünleri yagmalanir,
araçlari yakilir. Günün bilançosu 4 ölü 10 yarali, 50 ev ve
isyerinin tahrip edilerek yakilmistir. Bu gelismeler üzerine
vali sokaga çikma yasagi kor. Solcular, Aleviler sokaga çikma
yasagina uyarken saldirganlar kollarini sallayarak rast gele
ates ediyor, ev ve isyerlerini yakiyorlardi. Olayi yasayan
taniklar anlatiyor:
YUSUF: Sarilik Köprübasi Mahallesi, 2. Cihan sokakta
oturuyorum. Hastahanede evrak memuruyum. Göreve gidiyordum.
Büyük bir kalabalik cami yandi diye bagirarak geliyorlardi.
Bunlardan 100 kadari evimin önünde toplandilar. " Kizilbaslar' i
yakin yikin" diye bagiriyorlardi. Bu sirada Harmancikli Riza
CANCAN' i kursunlayarak evinin önüne attilar. Benim evi atese
verdiler Çocuklarim kaçti. Beni yakaladilar, iyice dövdüler,
sonra Harmancikli Elvan'in evine götürüp, Harmanlikta elimi ve
ayagimi baglayarak astilar. Yanimda ayni biçimde üç kisi daha
asiliydi. Birisi Kemal ULUMAN'di, digerini taniyamadim.
Bunlardan biri disiyle ipi çözdü, bizi de kurtardi. Ufak bir
duvardan atladim. Zor yürüyordum. Çok kan kaybetmistim. Duvar
dibine yatarken çocuklarim beni ariyormus. Seslerini duydum,
buradayim dedim. Yanima geldiler, beni alip Harmancikli Elvan'in
evine götürdüler. Burada beni gördüler, tekrar dövdüler, tekrar
bagladilar. Çok yalvardim, dinlemediler, dövmeye basladilar.
Bazi komsular bagirtimi duyarak gelip araya girdiler beni
hastaneye götürdüler...
Hatice KALTAKÇI: Kalabalik bir grup evimin önüne geldi. Kocami
alip götürdüler; önce bir bakkala, sonra bir kahveye soktular.
Buradan çikardilar, basima bir torba geçirdiler, önlerine
kattilar, sopalarla vurdukça düsüyordu. Ben korktum, bayildim.
Böyle devam etmislerdi. Sehir disina kadar hapishanenin arkasina
çikinca orada ölmüs, otlarin içine atmislar. Kocami bes gün
aradim. Hastane morguna getirmisler, taniyamadim. Taninacak hal
koymamislardi...
Halil COSKUNER: SSK Hastanesi arkasinda oturuyorum. Simel Beton
Boru Fabrikasinda çalisan isçiyim. Aksam üzeri eve geldim. Babam
beni çarsiya gönderdi. Eve döndüm, yemege oturmustuk. Kuruköprü
yöresinden gelen bir grup evi sardi. 'yakacagiz' dediler. Hemen
camlari kirmaya basladilar. Bunlar baba-ogul komünist dediler.
Bizi önlerine aldilar, ellerinde tüfek ve tabanca vardi. 'Yürü
orospu çocugu komünistler' diye vuruyorlardi. Babamin kafasi,
yüzü kandi. Kuruköprü'de bir harabe eve soktular bizi, soydular.
Babamda 4000 TL ile bendeki 50 TL'yi aldilar; bizi bagladilar.
Kimisi 'Bunlari kafalarini keselim, kimileri gözlerini oyalim'
diyorlardi. Disaridan silah sesleri gelmeye basladi, bizi
birakarak kaçtilar. Bir jandarma iki polis bizi gördü, çözdüler
ve hastaneye götürdüler. Hastanede bir polis ifademi aliyordu.
Bana 'Ulan dogru söyle orospu çocugu' diye bagiriyordu.
Korkumdan onun dedigi gibi ifade verdim. (12)
Kanli Cuma: 4 temmuz sabahi, vali bir gün önce koydugu sokaga
çikma yasagini kaldirdi. Fasistler ise halki tahrik etmek için
kendi adamlarini degisik camilere dagitirlar. Cuma namazinin
bitiminde içeri girerek "Ey müslümanlar, solcular-Aleviler
Milönü'ndeki Alaaddin Cami'ye bomba attilar. Cami yaniyor, namaz
kilan müslümanlari katlediyorlar" diye bagirirlar. Tahrik sonucu
Cuma namazindan çikanlar eline ne geçirmislerse topluca
Milönü'ne kosarlar. Çorum'un degisik camilerinden binlerce
tahrik edilmis insan Milönü'ne yigilmistir.
TRT'nin Tahriki: TRT'de "Çorum'da Alaaddin Cami'sine patlayici
madde atilmasi ve disaridan ates açilmasi ile olaylar basladi."
Haberini araliklarla sik sik vermektedir. Çorum'da da
telsizlerle "Aleviler camiyi bombaladi" söylentisi yayginlasir.
Evinde oturan tarafsiz Sünniler istemeye istemeye yayilan
dedikodularin etkisiyle Milönü'ne kosarlar.
Oysa Alaaddin Cami'ye ne patlayici madde atilmis, ne de
disaridan ates edilmistir. Çorum Cumhuriyet Savcisi Ertem
TÜRKER, konuyla ilgili su açiklamayi yapmistir: "Alaaddin
Casi'sinin bombalandigi haberi olaydan bir saat önce bütün
sehirde duyulmustu. O sirada ben merkez jandarma
karakolu'ndaydim. Cami bombalandi diye polis telsizi duyurdu. Bu
telsizin hemen arkasindan bir askeri telsiz duyuldu. Yüzbasi
Naiz 'Bombalama olanagi yok, hangi polis bu haberi verdi?' diye
bagiriyordu."
Böyle bir haberi askeri yetkililer vermemis, vali'de haberi
dogrulayici veya yalanlayici açiklamada bulunmamis. TRT'nin
Çorum muhabiri böyle bir haber vermedigini söylemektedir. Haberi
yayan poliste ortaya çikarilmamis. (13)
Bu kasitli haber üzerine Çorum Halkinin çogunlugu Milönü'ne
yigilmis, Milönü halki ise korku sonucu kendi güvenliklerin için
barikat kurmaya çalismislardir. Çorum'un tüm semt ve
mahallelerinde silah sesleri, alevler yükselmektedir.
Mahallelerde "Imdat... Imdat..." çigliklari
yürekleri parçaliyordu. O günün haberleri iç açici degildi.
Iskilip yolu üzerinde Yazi Mahallesinin çikisinda bir kadin 7
kisinin elleri bagli olarak silahla öldürülmüs bulunur. SSK
Hastanesinin morgunda 7 ceset bulunmaktadir. Ölü sayisi 17'ye
çikmis. Kimligi tespit edilenler: Ismail SOLMAZ, Veli SOLMAZ,
Hasan BAGZIK, Riza CANDAN , Ahmet DOGAN, Sükrü YALÇIN, Mehmet
YILMAZ, Mehmet SAHINCI, Mustafa YILDIRIM, Aziz GÜNDOGDU, Ali
PAÇACI...
Tanik BEKTAS: Beni evden alarak zorla Çukurörenli Karabebek
adli birinin evine götürdüler. 74 yasinda oldugumu, hacca
gittigimi, ibadetli bir müslüman oldugumu, 17 nüfuslu bir
ailenin büyügü oldugumu söyledim. Dinlemediler, gözlerimi
baglayarak küfürlerle tekmelemeye basladilar. Içlerinden biri
müdahale ederek beni biraktilar. Daha sonda torunum Bekir beni
aramaya çikmis. Onu da yakalayarak gözlerini, ellerini
baglamislar, dayaktan geçirmisler, iskence etmislerdi.
Fasistlerin Kadina Saygisi: Kartal ailesi Alevidir. O gün
kapilarini siki sikiya kapatmis, korku içinde disaridan gelen
sesleri dinlemektedirler. Çok geçmeden kapilari çalinir, camlari
kirilir ve "Disari çik, öldürecegiz sizi" diye bagirirlar. Kapi
kirilmak üzereyken, Satilmis KARTAL kapiyi açar, elleri sopali,
silahli bir grup içeri dalar. Kargasadan Satilmis KARTAL
kendisini disari atarak bitisikteki apartmana gizlenmeye
çalisir, Ama karisi Gökçen KARTAL'i yerlerde sürükleyerek disari
çikarirlar. Gökçen KARTAL, orta yasli bir ev hanimidir. Dövüle
dövüle bir eve götürürler. Orada külotunu çikararak sokakta
sallamaya baslarlar. Sonra el ve ayaklarini urganla baglayarak
ev sahibi Süleyman ÜREYEN'le birlikte götürülür, iskence
edilerek öldürürler. (14)
Saldiri ve sarkintilik nedeniyle adinin açiklanmasini istemeyen
bir kadin basindan geçenleri söyle anlatiyordu:
"Iki çocugum ve komsu kadinla birlikte bir bodruma saklanmistik.
25-30 kisilik bir grup bizi bodrumda buldular. 'bunlarda s...min
kizilbaslari' diyerek bizi dövmeye disari çikardilar.
Zincirlerle ve sopalarla durmadan edep yerlerimize,
memelerimize, vuruyorlardi. Yanan evimizin yanina getirdiler.
Benimle beraber olan komsu kadin külotuna saklamis oldugu 17 bin
lirayi belki bizi birakirlar diye adamlara verdi. Yine
birakmadilar. Silahlarin dipçikleriyle vurarak bizi bir adamin
evine teslim ettiler. Gecenin on ikisine kadar orada kaldik.
Yüzü maskeli bir adam Ben kadinlari almaya geldim' diyerek bizi
evden aldi. Komsu kadin ve yanimda iki küçük çocugumla bizi bir
bag evine götürdüler. Orada bizi çirilçiplak soydular. 'Sizi
çirilçiplak heryerde gezdirecegiz' dediklerinde korkudan
altimiza ettik. Ancak bizi birakmadilar. Çocuklari bag evinde
birakip, bizi (iki kadin) baska bir yere götürdüler. Dört kisi
nöbet tutar gibi degiserek geldiler... Ben bayilmisim. Onlarla
durmadan kendimin Sünni oldugumu söyleyerek yalvariyordum.
Birakmadilar. Ekmek filan yiyecek bir sey vermediler. Karsimizda
bir bidona su koydular, çocuklar agliyor ve su istedi.
'Kizilbaslari zaten susuz öldürüyorlar' diyerek çocuga bile su
vermediler. Ertesi gün ikinci zamani olmustu. Bir islik sesi
duyduk. Bunun üzerine yanimizdakiler kaçip gittiler. Biz de
oradan yürüyerek ayrildik. Askerler teslim olduk..." (15)
Polis Panzeri Ölüm Kusuyor: Polis panzeri ve arkasindaki üç
sivil araba ile Çorum'da operasyona girisirler. Panzer,
mahalleden geçerken hedef gözetmeden ates açar, Hatun DURSUN
isimli hamile bir kadin kafasindan aldigi iki kursun yarasiyla
yasamini yitirir. Ögretmen Hüseyin ÖZDEMIR agir yaralanir.
ÖZDEMIR, saldiriyi söyle anlatir.
"Ben saldiri günü arkadaslarla birlikte Milönü'nde kahvede
oturuyorduk. Birden bir panzer sesi duyduk, disari çiktik. Halk
disarida toplanmisti. Panzer hedef gözetmeksizin halkin üzerine
ates ediyordu. Halktan da panzere tas atmaya basladi. Mahallede
bir süre dolasarak panik yaratmaya çalisti. Benim de içinde
bulundugum kalabaliga dogru ates ederek gelmeye basladi. Nasil
ki, tank savasta karsi tarafi tararsa, panzer de öyle ates
ediyordu. Baktim panzerin altinda kalacagiz, arkadaslar
kendimizi yol disina atin diye bagirdim. Kendimi, yolun
kenarinda bulunan 1.5 metrelik bir çukura atarak çignenmekten
kurtuldum. Bir müddet sonra arkadaslar beni saglik ocagina,
oradan Çorum devlet hastanesine götürdüler." (16)
Tip ögrencisi Süleyman ATLAS'da panzerde atilan kursunla
omuzundan yaralanir. Panzerdeki polisler yarali ögrenciyi alip
SSK Hastanesine götürmek isterler, ancak orada bulunan kadinlar
"Aman çocugu vermeyin, Bunlar SSK'ya götürüp orada öldürecekler"
diye bagirirlar. Polisler kararli ve zorla yarali Süleyman
ATLAS'i panzere alarak SSK Hastanesine götürürler. Bir gün sonra
Süleyman ATLAS'in iskenceyle öldürülmüs cesedi babasina teslim
edilir.
Katliam ve Köylüler: Kizilkaya Köyü Alevidir. Çorum katliaminin
acili haberini radyoda duyarlar. Çorum'dan gelen komsularindan
ögrenirler. Çorum'da yakinlari bulunmaktadir. Yakinlarinin
durumunu ögrenmek için Çorum'a gidenlerin yolu kesilir, rehin
alinirlar. Bir daha da haber alinamaz. Köyün her evinde agit ve
gözyaslari dinmiyor. Ama kayiplarini arayamiyorlardi. Çünkü
yollar fasistlerin isgalindedir. Jandarmaya basvururlar.
Köylülerin yanina 10 kadar jandarma verilir, tarlalarda
ölülerini aramaya çikarlar. Karsilastiklari durum söyle:
"Mercimek tarlasina geldiklerinde tüyler ürpertici bir durumla
karsilasirlar. Paçaci'lara (Ali PAÇACI) ait traktör yari yanmis
vaziyette orada bulunmaktadir. Traktörün tekerleklerinden bir
kismi yanmis, yakit deposu patlamis, arka göbek topraga
oturmustur. Traktör ve toprak arasinda yari yanmis durumda baba
Ali PAÇACI'nin cesediyle karsilasirlar. Cesedin bir çok yerinde
kesici aletlerle meydana gelmis yaralar mevcuttur. Özellikle
boyun arka kisminda bulunan, boyuna yari yariya indirilmis bir
darbe kafayi öne düsürmüstür. Oglu Veysel'inde iskence edilerek
öldürülmüs cesedi bulunur.
Arpa tarlasi içinde baska bir ceset daha bulunur. Çorum'un
birinci olayindan beri kayip olan Yogunpelit Köyü'nden Musa
KIREÇLI'nin her tarafina kurt düsmüs ve kokusmus cesedi bulunur.
Yaydigi köprüsü civarinda soför Ali GÜNDOGDU ile tarla sahibi
Riza AYVAZ'in kollari kesilmis, kafa derisi yüzülmüs cesetleri
ile; Salman adli bir kisinin basi kesilerek öldürülmüs cesedi;
Ali TEKEL'in bacanagi Selman ESER'in kafasi kesilmis,
ayaklarindan asilmis cesedini bulunlar..." (15)
Tanik Abbas ASAN: Olay günü karayollarindan maasimi aldim,
köyüme dönüyordum. Ikizler Benzinligi yaninda bir grup beni
yakaladi. Sopalarla dövdüler, üzerimdeki 9 kin lirayi aldilar.
Beni bagladilar. Kömür deposu yaninda üstü açik mandira olarak
yapildigini bildigim yere götürdüler. Oraya vardigimda çesitli
yerlerinden yarali, dayak yemis 6-7 kisi daha vardi. Onlari da
baglamislardi. Bunlardan daha sonra ölün Hüseyin SIRIN'le beni
sirt sirta bagladilar. Ikimizede tekrar vurmaya basladilar. Biz
kendimizden geçmis durumda yerde yatiyoruz. Tanimadigim bir kaç
kisiyi nöbetçi birakip gittiler. Geceyi öglece geçirdik.
Sirtimda bagli Hüseyin SIRIN'in öldügünü anladim. Çünkü hiç
hareket etmiyordu. Tahminen gece yarisi ölen Hüseyin'i sirtimdan
çözdüler. Tekrar alimi ayagimi bagladilar. Hüseyin'i de "Bu
ölmüs atalim ekinlerin içine" diye alip götürdüler. Sabah
olmustu gün agirmisti. Caniler beni ve yasar ÖLMEZ'i ikizlerin
benzinliginin altindaki asfalta götürdüler. Orada ikimizi
yatirarak tabancayla ates ettiler. Beni kafamdan, Yasan ÖLMEZ'i
kolundan vurdular. Öldü zennederek birakip gittiler. Tanimadigim
bir kaç kisi gelip bizi bekçilere gösterdiler. Onlar polis
çagirdi, hastaneye götürüldük. (18)
Sivillerin Sovu: Çorum'da fasistler insan avinin pesindeler.
Apartman çatilarinda uzun menzilli silahlarla solcu-Alevilerin
evlerini tariyorlardi. Sokak ve mahallelerde solcu ve Alevilere
ev ve isyerleri yakiliyordu. Ev ve sokaklarda insanlari
toplayarak esir kamplarinda iskence ediliyordu. Telefon, su
sebekeleri kesik. Kimi polisler resmi elbise ve silahlariyla
fasist grupla birlikte halka ates ediyorlardi. Onlarca ölü, yüz
binlerce yarali. Ikiye bölünmüs Çorum...
Böyle bir ortamda Içisleri Bakani Mustafa GÜRCÜGIL, Jandarma
Genel Komutani Sedat CELASUN, Emniyet Genel Müdürü Ismail
DOKUZOGLU helikoplerle Çorum'a gelirler. Kent üzerinde bir kaç
dönüsten sonra vali, Emniyet Müdürü ve askeri yetkililerle
görüsür, ayni helikopterle Ankara'ya dönerler. Içisleri Bakani
mustafa Gürcügil, dinlemek üzere Antalya'ya giderler. Antalya'da
basina su ilginç açiklamayi yapar:
"Çorum olaylari solun bir tertibidir ve devleti yikma
eylemlerinden biridir. Devlete destek düsüncesiyle hareket eden
sag bir grup, bunlarin karsisina çikmistir. Aslinda siyasi
gayeli ve siyasi gayeli ve siyasi hedefli olan sol gruptur..(19)
Süleyman DEMIREL (Basbakan): "Eger bu fitne CHP'den destek
görmezse, devlet bu fitneyi çok kisa bir zamanda söndürür. CHP
neyi söylemeye çalisiyor. Günlerdir bu meseleyle ugrasiyoruz...
Bu hadiselerin arkasinda CHP var..(20)
Bülent ECEVIT: "....olayi sag militanlarin baslattigi bilindigi
halde iktidar bunu saklayip bir komünistlik tehlikesi varmis
görüntüsünü vermeye çalismaktadir. Hükümetin Çorum'daki
olaylarda da taraf oldugu, taraflardan biriyle birlik oldugu ve
onlarin suçlarini örtbas etmeye çalistigi ortadadir..."(21)
Siyasiler, Malatya, K.Maras, Sivas, katliami gibi, Çorum
katliaminida kapatmaya çalisiyorlardi. Çorum katliamini baslatan
fasist örgütler, katliami planlayan ve destek veren perde arkasi
güç ve örgütler ortaya çikarilmamistir. Alevi-Sünni; sag-sol
çatismasiyla kiliflayarak dosya kapatilmistir.
Çorum Katliaminin Bilançosu : 57 ölü, 200'ün üstünde
yarali; 300'e yakin ev ve isyerinin tahrip edilerek yakilmasi;
binlerce ailenin göçüyle noktalanmistir.
KAYNAK :
1) Cüneyt Arcayürek: Darbeler ve Gizli Servisler, Sf: 221
2) Çorum Gazetesi: 23.07.1980
3) Sadik Eral, Anadolu'da Alevi katliami, Sf: 88
4) Sadik Eral, a.e.g. Sf:94
5) Cumhuriyet Gazetesi, 02.06.1980
6) Nokta Dergisi, Sayi: 22 (08.06.1986)
7) Sadik Eral, a.e.g. Sf: 103-105
8) Cumhuriyet Gazetesi, 08.06.1980
9) Hürriyet Gazetesi, 05.06.1980
10) Aydinlik Gazetesi, 09.07.1980
11) Çorum Gazetesi, 24.07.1980
12) Çorum Gazetesi, 26.07.1980
13) Sadik Eral, a.eg. Sf: 129
14) Nokta Dergisi, Sayi: 22 (08.06.1980)
15) Sadik Eral. a.e.g. Sf: 159
16) Çorum Gazetesi, 31.07.1980
17) Sadik Eral, a.e.g. Sf: 151, Aydinlik Gazetesi, 08.07.1980
18) Çorum Gazetesi, 30.07.1980
19) Cumhuriyet Gazetesi, 14.07.1980
20) Cumhuriyet Gazetesi, 11.07.1980
21) Milliyet Gazetesi, 11.07.1980
----------
Kaynak: pirsultanabdal.8m.net |