Kocamı Fethullahçılara kaptırdım oğlumu
asla vermeyeceğim!
Leyla T., New York'ta yaşayan 36 yaşında bir reklamcı. İstanbul'da halkla
ilişkiler yaparken bir ressama aşık oluyor ve onun peşinden New York'a gidiyor.
Evleniyorlar, bir de oğulları oluyor. Ama günün birinde peri masalı bir kabusa
dönüşüyor. Bakın Leyla T., olanları nasıl anlatıyor...
Sizi tanıyabilir miyiz?
- Ben Leyla T. 12 yıldır Amerika'da yaşıyorum.
Ne münasebetle...
- 24 yaşındayken, New York'ta yaşayan bir Türk ressama aşık oldum. Annemlere
"Amerika'ya tatile gidiyorum" dedim, İstanbul'daki hayatımı geride bıraktım ve
buraya yerleştim.
Çok mu yakışıklıydı, çok mu karizmatikti, çok mu şefkatliydi, çok mu
varlıklıydı? Sizi kimse onun kadar sevmedi mi? Nedir?
-Kafa olarak mükemmeldi. Türkiye'de ya erkek arkadaşınız olur ya sevgiliniz. Bir
türlü, ikisi aynı insanda birleşmez. Ben şanslıydım, hem en yakın arkadaşım hem
sevgilimdi, gözüm kapalı geldim.
Hemen mi evlendiniz?
-Evet. İyi bir sosyal hayat, sanatçı bir çevre, sergiler, davetler
enstelasyonlar... Rüya gibiydi her şey. Evliliğimizin 3. yılında bir de oğlumuz
oldu. Ne kadar mutluyuz diyor, sürekli şükrediyordum ki kabus başladı. Eşim 5
vakit namaz kılan bir adam oldu.
Ne alaka?
-İşte sorun da bu. Ramazanda içki içerdi, dinden uzak dururdu ama
Fethullahçılarla tanışınca, inanılmaz bir değişim yaşadı. New York'ta yaşayan
pek çok Türk, Fethullahçılardan rahatsız. Eşim dahil hepimiz, "Bunlar ne yapmaya
çalışıyorlar? Neden kapı kapı dolaşıyorlar? Karşı bir dernek mi kursak? Öyle mi
yapsak, böyle mi yapsak?" derken; biri eşime, "Sen savaş açtın ama bu insanları
tanımıyorsun, gel bir gör!" demiş. Gidiş o gidiş. 1-3-5 derken, "Çok iyi niyetli
insanlar, ben yanılmışım" demeye başladı, toplantılarına düzenli gider oldu.
Ruhunu dinlendiriyormuş, yoga yapıyor gibi hissediyormuş, bir tür meditasyonmuş,
insanın kendi dinini öğrenmesinin nesi kötüymüş. Evin içinde Fethullah Gülen'in
dergilerini, kitaplarını okuyor, DVD'lerini izliyor...
Siz ne yaptınız?
- Kendinizi benim yerime koyun, birlikte Soho'daki bütün barların altını üstüne
getirdiğiniz adam, dünyanın en bohem adamı, Kuran'ı elinden düşürmüyor, 5 vakit
namaz kılıyor ve "Allah için yapıyorum" diyor. Kafayı yiyecektim! Tamam ben de
Allah'a inanıyorum ama ondaki bu 180 derecelik değişim beni korkuttu,
öfkelendirdi, üzdü. Bir de kendimi aldatılmış hissettim, hayatını dinin
esaslarına göre yönlendiren bir adam isteseydim, gider bir imamla evlenirdim.
Sizden dini kurallarına uygun olarak yaşamanızı istedi mi?
-Yok hayır. Ama ruhen iki ayrı uca yuvarlandığımızı hissettim. Bana, "Sana asla
kapan demem. Dinde zorlama yoktur. Benim görevim bunları sana anlatmak, ister
yaparsın, ister yapmazsın!" diyordu. Bir de, vaaz veriyor yani! Bilmem ne
suresinde bu yazıyormuş, bilmem ne suresinde şu yazıyormuş.
Arkadaşları peki? Onlar ne dedi?
-Acayip dalga geçtiler. Her gittiğimiz yerde "Aaa sen Fethullahçı olmuşsun!"
dediler. "Ne alakası var! Ben Fethullahçı değilim. Dinle ilgili bilgiler
veriyorlar, gidip öğreniyorum" dedi durdu.
Kaç zamandır aynı şekilde devam ediyor?
-3 sene oldu. Ben tabii ruhsal çöküntü yaşadım, depresyon tedavisi gördüm.
Anlamını kaybetti her şey. Bana kalkıp, "Atatürk alfabeyi niye değiştirdi?"
diyor, "Bütün devrimleri neden tepeden inme yaptı, halk hazır değildi." Sinir
oluyorum. Çünkü evimde bu tür şeyleri tartışmak istemiyorum. Hálá kızıyor bana,
neden bu kadar tepki gösteriyormuşum, neden abartıyormuşum. Çok eğitimli
tiplermiş...
Siz tanıştınız mı?
-Bir kısmıyla mecburen. Bizim oturduğumuz yerdeki derneğin ismi Tamef. 25
yaşlarında üniversite mezunu çocuklar çalışıyor. Hepsi eğitimli, İngilizceleri
de çok iyi. Oğlum yaşındaki çocuklara yöneliyorlar...
Nasıl yani?
-Forma veriyorlar, futbol oynattırıyorlar, yaz kamplarına götürüyorlar. E tabii
9- 10 yaşındaki çocuklar bu tür faaliyetlere deliriyor. New York dışında, 15 gün
orman içinde kamp. Çocuğun umurumda değil Fethullah'ın kampı olması, gitmek
istiyor. Benim oğluma da kafayı taktılar. Formalar, eşofmanlar, çantalar.
Kesinlikle "Hayır!" dedim.
Tüm bu hikayede sizi en çok rahatsız eden şey ne?
-Bakın, benim kocam camiye gitseydi ve caminin hocasından böyle bir eğitim
alsaydı ondan nefret etmezdim, onu suçlamazdım. Ben Fethullahçıların ne niyetle
bu hizmetleri verdiklerini bilmiyorum. Bu kadar iyi olmalarının sebebi nedir?
Neden dünyanın her yerinde okullar açıyorlar, neden küçücük çocukları
topluyorlar, dini eğitim veriyorlar...
Okullarını gördünüz mü?
-Hayır ama o okullara devam edenleri gördüm. Bir arkadaşımın çok yaramaz bir
oğlu vardı, Brooklyn'deki okula gitti, şimdi beyni alınmış gibi, karşılaştığı
her büyüğün elini öpmeye çalışıyor. Tuhaf bir çocuk yarattılar, sanki çocuk
değil, makine. Fethullah Gülen'e baktığınız zaman Afrika'da okullar, Uzakdoğu'da
okullar, bir sürü yazı okuyorsunuz, hikaye dinliyorsunuz, tabii tedirgin
olacaksınız...
Tüm bunları kocanıza anlatınca ne diyor?
-"Sen zannediyorsun ki biz o toplantılarda, 'Vatan nasıl satılır?' diye
konuşuyoruz, bunun planlarını yapıyoruz, alakası yok!" diyor, "Neden
önyargılısın, neden onların kötü olduklarını düşünüyorsun?" Sonra vaaza
başlıyor, "Fethullah Hocamız şöyle diyor, böyle diyor..." O, öyle dedikçe ben
çıldırıyorum. Bir tek iyi şey var: İşleri yoğunken, sergi-mergi, onlarla
istediği kadar çok görüşemiyor, o zaman biraz olsun normale dönüyor.
Evliliğiniz ne durumda?
-Tabii ki vazo kırıldı, eskisi gibi değiliz. Ben antidepresanlara devam
ediyorum.
Bütün bunları bir gazeteciye niye anlatıyorsunuz?
-Çünkü bizi rahat bıraksınlar istiyorum! İnanılmaz organizasyonlar yapıyorlar.
Central Park'ta Türk günü yaptılar mesela. Nereden buluyorlar o parayı? Türk
hükümetinden fon aldıkları doğru mu? Ben öyle Türk günü de istemiyorum. Bütün
kadınlar kapalı. Türklük bu mu? Türk günü yapmak onlara mı kaldı? Her yerde niye
karşımıza çıkıyorlar? Hani insan, "Ya çocuğumun uyuşturucu kullanan arkadaşları
olursa, çocuğuma musallat olurlarsa" diye korkar ya, benimki de o hesap. Resmen
uyuşturucudan beterler. Eve telefon açıyorlar, "Leyla Hanım, bilmem nerede
kurban kesilecek, bize yardım etmek ister misiniz?" diyorlar. "Hayır!" diyorum,
"Bize katılmak ister misiniz, hayır işi yapacağız?" "Hayır" diyorum, "Niye öyle
diyorsunuz, gelin tanışalım, sizi ağırlayalım, bizi yakından tanıyın" diyorlar.
Yine "Hayır!" diyorum. İnanılmaz yüzsüzler, hiç yılmıyorlar. Sinir bozucu olan
da şu: Hep terbiye sınırındalar. Ama ben onlarla savaşacağım. Kocamı
Fethullahçılara kaptırdım, oğlumu asla vermeyeceğim!
Ayşe Arman
Kaynak: hurriyet.com.tr(11/04/2009)
.............................
Sevgilim 5 vakit namaz kılmaya başlarsa
Geçen Cumartesi Leyla K.'nın başına gelenleri aktarmıştım.
New York'ta yaşayan ve kocasını Fethullahçılara kaptırdığını söyleyen
Leyla K., oğlunu da kaptırmaktan ölesiye korktuğunu anlatıyordu.
Ben yorum yapmamış, kendi görüşlerimi yazmamıştım.
Baktım ki bir sürü mail var, "Sen bu konuda ne düşünüyorsun"
diye baskı var...
O zaman, buyurun buradan okuyun...
*
Benim sevgilim, birdenbire 5 vakit namaz kılmaya başlasa...
"Milk'i mi, Slumdog Millionaire'i mi izleyelim?" diyen adam,
beni zorlamasa ama "Bu akşam Fethullah Gülen Efendi'nin CD'sinde karar
kıldım" dese, derbi maçı izler gibi ekrana kilitlense...
Kuran'ı elinden hiç düşürmese...
Alya'nın sorduğu her soruya, "Peygamber efendimiz diyor ki" diye yanıt verse...
Kirli sakal olayına girse...
Kılık kıyafeti değişse...
Karşılıklı içki içip, çipil çipil birbirimize bakıp, öpüşemesek, yiyişmesek...
(Evet üzgünüm bazen yiyişiyoruz da!)
Ona "Ayıp!" dese, buna "Uygun düşmez!" dese...
Seksten, fantezilerden, ondan, bundan ürkse, "Haram!" dese...
Hayatını, tamamen dini esaslara göre şekillendirse...
Bir öteki dünyadır tutturmuş gitse...
*
Ben size bir şey söyleyeyim mi?
Leyla K. yine iyi, sadece bunalıma girmiş.
Ben kafayı yerim!
Ama...
Bir "pilatestir" tuttursa ya da "yoga"...
Sabah akşam "Budha"dan söz etse de...
Öyle hissederim.
"Bu, benim yola çıktığım adam değildi" derim.
"Hangi duygusu eksikti, buna yöneldi?" diye merak ederim.
*
Bunun bir ortası olamıyor mu?
Hem namaz kılınıp hem bara gidilemiyor mu?
Hem umre hem Vatikan yapılamıyor mu?
Hem seksten hoşlanıp hem dua edilemiyor mu?
Biz dünyaya sadece ibadet etmek için mi geldik?
Niye hazlardan uzak durmak gerekiyor?
Tahmin edeceğiniz üzere bu meseleyle ilgili, inanılmaz çok mail aldım.
Bir kısmını okuyunca gözlerim yuvalarından fırladı.
Yok efendim, kadın kendisi itiraf ediyormuş, koca, eskiden bohem yaşıyormuş da,
Soho barlarına gidiyormuş da, (zannedersiniz ki bara gitmek günahların
en büyüğü, müthiş bir yozlaşma, düşük ahlak, filan falan) şimdi doğru yolu
bulmuş.
Delirdiniz mi?
Bara gitmek niye günah olsun?
Gidin gitmeyin beni hiç ilgilendirmiyor da...
Gözünüzü seveyim, gidenlere bu alemde kaybolmuş Kibritçi Kız
muamalesi çekmeyin.
O mail'lerden ben de nasibimi aldım tabii.
Bir kere daha dinsiz, imansız ilan edildim.
Ayıp oluyor ama...
*
Arkadaşlar!
Ben de bir Yaradan olduğuna inanıyorum.
Bunun için sürekli dini kitaplar okumam, duaları, hadisleri, ayetleri bilmem
gerekmiyor.
Ben doğum yaşadım, kızımı kucağıma aldım, o zaman da hissettim, Tanrı var.
Babamın ölümünde de hissettim.
Eskisine göre çok daha güçlü hissediyorum, belki de yaşlanıyorum.
Kızacaksınız ama O'ndan korkmuyorum, seviyorum.
Daha fazla kızacaksınız ama O'nun da beni sevdiğine inanıyorum.
Doğa, benim için O'nun varlığının en büyük göstergesi.
Ormana bak, denize bak, günbatımına bak, yere eğil karıncalara bak...
Maldivler'de suyun altında bile, "Bunların hepsi senin
eserin!" dedim, bütün o canlılar, balıklar olağanüstüydü... Renkleri...
Şekilleri... Tüm bunların tesadüf olabilmesi mümkün değil, insanın bir Yaradan
olduğundan şüphe etmesi de imkan dahilinde değil.
Tanrı var.
Ama benim bir aracıya ihtiyacım yok!
İyi insan olmaya çalışıyorsam, sevginin gücüne inanıyorsam, din benim içimde...
Diye düşünüyorum.
Lafı çok uzattım ama benim gibi düşünen sevgilim, bir gün tamamen farklı
düşünmeye başlarsa...
Şaşırırım, afallarım.
Onun bir cemaate girmek nasıl en doğal hakkıysa...
Benim de bunalıma girmek en doğal hakkım!
Anlatabiliyor muyum?
AHMET HAKAN İMDAT!
Ahmeeeeet, yetiş, imdat! İçinde Fethullah Gülen
adı geçen bir söyleşi olduğu için midir nedir, dünyanın her tarafından mail
geldi. Ama öyle böyle değil. Sanki biri "Mail gönderin!" demiş
ve geri çekilmiş, oradan buradan mail düşüyor kafama. Sana numara çekecek halim
yok, ben cemaat- memaat bilmem. Gülen'in okullarını da bilmem.
Ama merak ediyorum. Zamanında davet etmişlerdi Afrika'dakine. "Ne
işim var?" demiştim. Gideyim mi? Sen ne dersin? O okullar,
Fethullah Hoca'yı ve Fethullahçıları anlamama yardımcı
olur mu? Yoksa ne yaparsam yapayım, onları anlayamaz mıyım? Bir de zahmet
olmazsa, bana cemaatler konusunda bilgili bir iki isim verir misin? Gerçekten
bizi bu konuda aydınlatacak isimler, merak ettiğim ne varsa sormak istiyorum da.
Yapar mısın böyle bir iyilik? Bütün bunları sana niye sorduğuma gelince, valla
senin dışında hem benim yaşadığım "dünya"ya ait olan hem de o
öteki "dünya"yı bilen biri yok da etrafımda o yüzden. Sevgiler...
Ayşe Arman
Kaynak: Hürriyet(13/04/2009)
|