Aleviyim dedim, yeryüzünde bir yere üfürüldümSema Kaygusuz, son kitab? Yüzünde Bir Yer’in kahramanlar? Dersim, H?z?r ve inciri Ayça Örer’e anlatt?: Babam subayd?. Alevi oldu?umuzu ö?renince arkada??ma söyledim. O da “Bir daha size gelmem” dedi. D??lanmay? tatt?m. Yeryüzünde bir yere üfürüldümDersim sürgünü babaannesinin izini, yaratt??? Bese karakteriyle süren Sema Kaygusuz, hat?rlamak isteyen torunlardan. “O?ullar babalar?n?n ya?ad???n? unutmak ister, torunlar hat?rlamak” sözü Türkiye’nin aç?l?m çabas?n? özetler gibi. Kaygusuz’la, insan? hüzünlü bir serüvene ç?karan Yüzünde Bir Yer’in kahramanlar? Dersim’i, H?z?r’?, inciri konu?tuk:
"Babaannem bana hayata dair bildi?i her ?eyi anlatt?, Dersim’de ya?ad?klar? hariç. Kesif, ta? gibi bir suskunluk. Biz ö?renmek, hat?rlamak isteyen ku?a??z."
Sema Kaygusuz: “Buras? k?r?k aynalar ülkesi”
Dersim sürgünü babaannesinin izini, yaratt??? Bese karakteriyle süren Sema Kaygusuz, hat?rlamak isteyen torunlardan. “O?ullar babalar?n?n ya?ad???n? unutmak ister, torunlar hat?rlamak” sözü Türkiye’nin aç?l?m çabas?n? özetler gibi. Kaygusuz’la, insan? hüzünlü bir serüvene ç?karan Yüzünde Bir Yer’in kahramanlar? Dersim’i, H?z?r’?, inciri konu?tuk...
Son kitab?n?z Yüzünde Bir Yer H?z?r’dan, incir a?ac?na, oradan Dersim Sürgünleri’ne kadar uzan?yor. Bu hikâye nas?l ortaya ç?kt???
H?z?r’dan ç?kt?. H?z?r üzerine çal??maya ba?lad?m. Okumalar s?ras?nda o kadar ilginç ?eyler ö?rendim ki, bu figürün dünyan?n yar?s?n? kaplayan, ta Sümerlerden gelen bir figür oldu?unu fark ettim. Ans?z?n ortaya ç?kabiliyor, çok zor zamanlarda el veriyor, büyük trajedilerde teselli ediyor, olan biten her ?eyin bir nedenselli?i oldu?unu anlat?yor ve insan?n kaderle kurdu?u ili?kiyi de etkiliyordu. Sonra bunun üzerine çal???rken, niçin H?z?r’la ilgilendi?imi merak ettim, kendime bunu sordum. Roman yazarken insan bir öz y?k?m sürecinden geçiyor ister istemez. Niçin Sema’n?n H?z?r’la ilgilendi?ini merak ettim ve birden babaannemin “Ya H?z?r” diye dua etti?ini, H?z?r için helvalar kavurdu?unu, sadece per?embe günü H?z?r için bir oruç tuttu?unu hat?rlad?m.
Bildi?imiz oruç gibi bir oruç mu bu?
De?il. Orucu sadece bitkisel ?eyler yiyerek açard?. Nefsi s?nama ve terbiye etmekle ilgili bir oruçtu o. Toklu?u da nefse dahil ederdi. Yoksul bir sofra kurard? kendisine. Bu orucu H?z?r’a dua ederek açard?. Babaannemi y?lda 10-15 gün görüyordum. Onun bende yer etmesinin nedeni onu çok az tan?yor olmam zaten. Hiç babaannemle beraber ya?amad?m. Sadece yaz tatillerinde ailecek memlekete giderdik. Annemin ailesi Selanikli ve varl?kl? bir aileydi. Babaannem Dersim sürgünüydü. Alevi kökenli bir aile oldu?u için bunlar ortal?k yerde konu?ulacak konular de?ildi. 80’den yeni ç?k?lm??, çok ciddi bir Alevi-Sünni çat??mas? var, dolay?s?yla konu?ulmazd? bu konular.
Alevi oldu?unuzu ne zaman ö?rendiniz?
Orta sonda aile içinde konu?ulurken fark ettim. Bizim aile etnisite konusunda politika geli?tiren bir aile de?ildi ki. Hiç de?eri yoktu böyle ?eylerin. Babam subayd? benim, askeriyenin içindeydik. Alevi oldu?umuzu ö?rendi?imizde en yak?n arkada??ma söyledim bunu, “Biliyor musun, ben sizin eve gelmeyece?im bir daha” dedi. Ben d??lanman?n ne oldu?unu o an gördüm, o an tatt?m. Yeryüzünde bir yere üfürülmek gibi. Ama Yüzünde Bir Yer bu saiklerden yola ç?km?? bir kitap de?il, bunlardan bahsetmek bana m?zm?zlanmak gibi geliyor.
Hikâyeniz bende ironik bir tat b?rakt?. Dersim sürgünü annenin, subay o?lu, y?k?lan Osmanl?’yla beraber Selanik’ten gelen ailenin k?z?yla evlenir... Tam Türkiye hikâyesi...
Türkiye her ?eyin birbirine k?r?k aynalarla yans?d???, her ?eyin birbirini örttü?ü bir yer. Her nesil bir di?er neslin ya?ad?klar?n? örtüyor. Süreklilik ve tutarl?l?k üzerinden de?il, de?i?im üzerinden ?ekilleniyor burada kültür.
Kitapta Dersim’de ya?anan dinî-kültürel hayat?n izleri de var...
Babaannem çok inançl? bir kad?nd?. Hayat? sürekli ritüelleri tekrarlayarak geçti. Dersim’de insanlar do?aya hükmedemiyor. ?nsan do?aya egemen de?il, da?lar?n aras?nda ç?? dü?üyor, sarp kayalar, uzun k??lar. Oradaki insan ya?am?yla ovadaki ya?am? bir midir? Oradaki mistisizmle Ege’deki mistisizm farkl? do?al olarak...
Ra-Hak inanc? üzerine çal??t?m birazc?k. Kitaplar okudu?umda, hâlâ ?amanist ça?dan kalma ritüellerle, ?slâm?n Alevilik kolunun ebru gibi birbirine akt???n? ve kendine özgü bir kültürün ortaya ç?kt???n? gördüm. Bu kültürü Anadolu Alevili?i’yle bir tutmak da ba?ka bir asimilasyon. Dersim’de Kafkaslardan gelen halklar var, Ermeniler var, Türkmenler var, Kürtler var. Kültürü ütüledi?in zaman ortaya “K?z?lba? Aleviler” diye bir ?ey ortaya ç?k?yor. Bence bu da bir örtme biçimi.
Sizin bildi?iniz Dersim nas?l?
Göç veren ama göç almayan, sürgün veren ama almayan bir yer asl?nda. Dersim vicdan yaras? gibi bir yer. Bu yerin tamamen kendine özgü, tek bir cümleyle özetlenemeyecek bir kültürü var. Nas?l ki Antakya’n?n, Orta Anadolu’nun, Mardin’in varsa... Oras? çok de?i?ik, herkesten farkl?. Benim ki?isel okumalar?mdan anlad???m kadar?yla orada do?a tanr?c? bir anlay?? var. Ta?a, güne?e, suya ?ükrediyor, bütün bunlar? kendi bünyesinde ilahî birli?e kavu?turan Allah’a da ?ükrediyor. Allah’?n yeryüzündeki izdü?ümü de gelip ans?z?n izini b?rakan H?z?r.
?ncir a?ac? da roman?n bir di?er karakteri, neden?
?ncir çok di?il anlamlar yüklenen bir a?aç. Romandaki kad?nlar?n eli bir ?ekilde incire de?iyor. ?ncirin bir de kendi yaman dünyas?na bakt???m?zda ba??na buyruk. Toprak alt?ndan devam ediyor, olmad?k yerlerde kar??m?za ç?k?yor. Virane yerlerde ocaklar?n içinden ç?kar. “Oca??ma incir a?ac? diktin” laf? buradan gelir. Bizim orada bir manav var, “Abla biz rüyam?zda incir görürsek, kötü haber alaca??m?z? dü?ünüyoruz” dedi. Rüyada ç?plak kad?n görmek de kötü habere denk geliyor. Hep di?il anlamlar yüklenmi?. O yüzden ayn?, kad?na bak?ld??? gibi bak?lm??. Belirsiz, gizemli ama ele geçirilebilecek kadar yak?n?m?zda. Hem ?ifa veriyor hem zehir. Adem’le Havva elma yiyor, incir dal?yla örtünüyorlar. Ama hiçbir ikonada meyvesini görmüyoruz. Eskiden kad?nlar kürtaj olmak için incir sap? kullan?yorlar. Kitab? üçlü bir sarmal ?ekilde dü?ündüm. ?nsanlar?n yanl?? anlamas?n? istemem, bu sadece Dersim sürgününü anlatan bir kitap de?il.
?ster istemez dikkati sürgünler çekiyor, bu konu henüz konu?ulmaya ba?land?...
Bu trajedinin türlü türlü al?nacak yönleri var. ?imdi Nezahat Gündo?an, Dersim’de evlatl?k verilen k?zlar?n hikâyesini belgesel yap?yor. Ben kendime kar?? aç?k olmak istedim. Kendi bildi?im anlayabildi?im yönünden girdim. Bu kitap politik roman olarak de?erlendirilemez. Politik tezler yok çünkü içerisinde. Ama ba?tan sona ideolojik bir söylemi var. Unutmak ne demek, suçluluk ne demek, saklanman?n bir insan üzerinde b?rakt??? etki. ?nsan?n insana ettikleri kar??s?nda içe kapanma. Haf?zas?zl?k... Bütün bunlar aç?s?ndan ideolojik bir söylemi var. Bak ben sana mesela Yüzünde Bir Yer’in nas?l yaz?ld???n? anlat?yorum. Bir hikâyeyi ister katliamdan, ister utançtan tutar?m. Ama biz tarihi, romanlardan ö?renmeye çal???yoruz. Roman sanat?n?n asli de?erlerini yok say?yoruz. Yazarlar siyasi aktör haline geliyor.
Dersim sürgününün konu?ulma vakti geldi
Babaannenizin de kitaptaki Bese gibi s???na?? H?z?r sanki...
H?z?r’?n hikâyesinden babaanneme ba?land?m, sonra babaannemin bana anlatt??? H?z?r masallar?na gittim. Babaannem bana hayatla ilgili her ?eyi anlatt?; bir tütün yapra??n?n nas?l bas?laca??ndan tut, bu?day nas?l derlenir, incir a?ac?n?n huyu suyu nedir, cinler, periler nedir? Gö?sündeki bütün bilgiyi her f?rsatta bana aktard?. Ama hiçbir zaman Dersim’den söz etmedi... Nas?l Samsun’a geldi, kaç karde?i vard?, annesini, babas?n? nas?l kaybetti, babas? kimdi, adlar? neydi? Ölümler, salg?nlar, hastal?klar... Hiç konu?mad?. Sonra onu kaybettik. Bu noktadan sonra psikanaliz okumalar?m ba?lad?. Bir insan niye susar? Bir insan neyi susar? Bütün bu olaylar oldu?unda alt? ya??ndaym??. Sonra onun, asl?nda H?z?r’la örtündü?ünü fark ettim. Ondan esinlenerek bir Bese karakteri yaratt?m. Bese benim babaannem de?il, babaannemden ula?t???m bir karakter. O hayatta ve ayakta kalmak için bir maneviyat biçmi? kendisine. Fakat bu maneviyat bir ötekine geçmeyebilir. Çünkü asl?nda inan??lar ki?inin kendi özgün ve özerk gerçekli?idir. Kendi ruh sa?l???n?n bir parças?d?r. Bunlar devasa büyük ö?retiler haline getirildi?inde alan kaybediyor.
?iirsel gerçekli?i yitirmi? oluyor. Babaannem H?z?r’? konu?arak susuyor. Tümüyle sessizli?e kapanm?yor. Tümüyle sessizlik daha korkunç bir ?ey. 2007’de bir adam öldü, Gündem gazetesinde ç?kt? bu adam?n hikâyesi. 112 ya??nda öldü, adam?n ismi Abdullah Çiftçi, Urfal?. Dersim olaylar?nda asker. 69 y?l sonra çocuklar?na orada neler oldu?unu anlat?yor. Kur?unu atan tarafta bir Kürt. Bunu söyledikten bir hafta sonra ölüyor. Susman?n bir de böyle bir çe?idi var. Bese suskunlu?unu z?rhla örtüyor. Bir maneviyat biçiyor.
Babaanneniz bir daha Dersim’e gitti mi?
Hay?r, hiçbir zaman dönmüyor. Ben de hiç Dersim’e gitmedim. Babam Tunceli do?umlu olsayd? zaten asker olamazd?. Çar?amba’n?n bir köyüne yerle?tiriliyorlar, oradan Samsun’a geliyorlar gizlice. Ailesine ne oldu?unu hiç bilmiyoruz. Ben o yüzden böyle bir roman yazd?m. Kesif, ta? gibi bir suskunluk... Bir Yahudi atasözü vard?r, “O?ullar babalar?n?n ya?ad???n? unutmak ister, torunlar hat?rlamak...” Oradaki susmak psikolojik. Biz hat?rlamak isteyen zürriyetiz. Üçüncü ku?aktan sonra ba?lar böyle ?eyler.
Babaannenizin Dersim sürgünü oldu?unu nas?l ö?rendiniz?
Bir gün bir akraban?n konu?mas?ndan duydum. Kula??ma Dersim, sürgün, katliam meselesi çal?nd?. Henüz küçüktüm o zaman. Ben sonra kay?tlarda rastlamad?m Çar?amba’ya sürülenlere. Ama Türkiye’nin her yerine sürülmü?ler. Normal kay?tlarda birer aile olarak birbirlerinden kopar?larak gönderildi?i yaz?l?yor. Daha çok hikâyeler duyaca??z böyle. Üçüncü ku?a??n konu?maya ba?lamas? nedensel. Zaman? geldi çünkü. Hepimiz sadece kendimize de?il, zamana da aidiz.
“Entel” deyip sanat? alay konusu yapt?lar
Anlatt?klar?n?zda susman?n a??rl???n? ta??yan insanlar var...
A??rl?k çökecek tabii. Bunu konu?abilmek gerek. Hele ki baz? aç?klamalar yap?l?yor, “Dersim halk? o kadar iyicil, o kadar merhametlidir ki, kendisine sald?ran askerleri iyile?tirip geri gönderirler” diye. Mesela bu bast?rma cümlesi. Bir halk? övmek de, yermek de do?ru bir söylem de?il. Bir halk?n iyi bir nitelikten dolay? övülmesi ya da yerilmesi ?rkç? bir söylemdir. “Dersim halk?” diye genel bir cümle kurulamaz. Recep Tayyip Erdo?an’?n Yahudileri övmesi mesela. Bu övgünün içinde haset var. Dolay?s?yla bunun a??rl???n? kabul edip konu?aca??z. Gazi olaylar?n?, Mara? katliam?n?... Kimdi postac? k?yafetlerini giyip insanlar?n evine i?aret dü?enler? Simgesel olarak suçlulara da ihtiyac?m?z var. Nürnberg Mahkemesi’nde belirli sembol ki?iler cezaland?r?ld? ve biz soyk?r?m?n ne kadar korkunç bir ?ey oldu?unu bu insanlar üzerinden ö?rendik. Bunlar?n birey birey toplumsal haf?zaya geçmesi gerekiyor. Türkçenin dü?ünsel bir dil haline gelmesi gerekiyor. Fiillere yaslanan bir dil. Kavram üretmekte zorlan?yor herkes. Bu kadar büyük bir sözcük da?arc??? olan bir dili hâlâ dü?ün dili haline getiremiyoruz. 1980’den önce okumu? yazm?? insanlar sürüldüler, i?kence gördüler, tutukland?lar, evlerine kapand?lar. Sonra n’oldu? “Entel” diye bir karakter ortaya ç?kt?. Alay konusu oldu okumu? yazm?? insanlar. Dolay?s?yla bizim bu entel sözcü?ünden kurtulup, her ?eyi biraz da müzikle, sanatla dü?ünmemiz gerekiyor. Bizim yar? cahil yar? ayd?n bak?? aç?s?yla daha ne kadar gideriz bilmiyorum.
Ayça Örer - TARAF - 18.10.2009